28 Kasım 2009 Cumartesi
tema: sen geriye dönünce
kimseyi kırmak istemiyorum ama nereye kadar devam eder bilemiyorum.tatilin teması sen geriye dönünceydi gerçekten ama dönmek! bakalım ben ne düşünüyorum! ama bunun ne zaman önemi oldu ki. hiç bir şey değişmiyor değişmeyecek de...
değişmeyecek işte yaaa.
23 Kasım 2009 Pazartesi
22 Kasım 2009 Pazar
21 Kasım 2009 Cumartesi
GÖLGELER
19 Kasım 2009 Perşembe
17 Kasım 2009 Salı
titanikkk
15 Kasım 2009 Pazar
ETME!....
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme
Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme
Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme…
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mahvediyorsun etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme!!
mevlana'nın kalbinden yılmaz erdoğan'ın dilinden etme.
14 Kasım 2009 Cumartesi
:D
13 Kasım 2009 Cuma
bir gece
sohbetin dibine vurduk yine... biz zamana yetişmek yerine zaman bizi yakalama çabasında!
gülmek eğlenmek dertleşmek vs. vs. vs.
anlamdırmaya çalışıyorum anlamlarımı... anlamsızlığına anlam katmaya çalışıyorum. ellerimi uzattım evet ama kıyamıyorum.. bir yıldız var... benim yıldızlı berrak gecem... ve gökyüzünden aldığım sonsuz keyif! yıldızıma uzanıp tutamıyorum, ama benim olmasına dair sonsuz da bir istek var işte.. ya tutarsam ne olur... tutarsam sönmez mi ışığı? parmaklarımın arasından sızdırabilecek kadar güçlü bir ışık mı yoksa karanlık mı olacak. ahhh bilemiyorum bilemiyorum bilememek ne kadar acı! sanırım gökyüzü sevdiğim haliyle kalmalı. NE DERSİN! BİŞİLER DEMELİSİN.
12 Kasım 2009 Perşembe
11 Kasım 2009 Çarşamba
PİA
İSTANBUL’DA YAĞMURLU BİR GECEDE,SÜRGÜNDEKİ ÖZGÜRLÜK MAHKUMUNA…
Bir kız çocuğu: Günün her saati uykuya dalıp da görmek istediği ama göremediği bir rüyanın peşinde,hırs ve ihtiras ile bazen haşin bazen aciz bazen azametli ve her daim gözleri nemli.Üstüne basılarak söylenmiş bir söz onu sarsmaya yetiyordu,bir arzu mu gösterildi kırılabilir,örselenebilirdi.Hayatı parçalı bulutluydu,bu durumu yağmura yoruyor,yağmur bekliyordu ve bu yüzden bir sığınak arıyordu.
Karşılığını göremediği sevgi,şefkat,fedakarlık onu başka kimliklere sürüklüyordu.Petek oluyordu,bazen İrem sonra belki de Pia..biri yaralandığında diğerine koşuyordu.Bütün bunlar,çocukluğun saf mutluluklarının başlayan sonbaharın ağır renkleri ortasında iyice sevimli göründüğü sahnelerdi hep.
Petek; en basit ifade ile sert idi,hayata ve olaylara karşı savaş verdiği kalesi kendini herkesin ve her şeyin üstünde görmekti.Aciz bir mumun kendini eritmesi.İrem;şefkat ile özdeşleşmişti.Hassas ve kırılgan bir yapı.Ona göre çok zayıftı,bu yüzden cam fanusa alınmış,dış dünya ile bağlantısı kesilmişti.Kendini bu şekilde zincirleyerek koruyabileceğini sanıyordu.Heyhat!Pia; Lise hayatım süresince en masumane tecessüslerle dolu ürkek bakışlarımın hedefi,adına şiirler yazdığım güzellik…Hayatın tatlı yamaçlarında dolaşmak arzusu ile yanıp tutuşan küstah,bencil,kıskanç…Bu yamaçlarda yalın ayak yürüyerek mutlu olan,gideceği yönü bilmeyen daha doğrusu hayata istikamet verme istididadının insanoğlunda cüz’i olduğunu kabul etmeyen biriydi.Şımarık ve tutkulu ızdırap insanı.
Hayatıma yer edinmiş olarak girebilmiş nice insanın,eşyanın,kahramanın özel ilgisine mazhar olan biriydi O.Mozart,Meriç,Stendhal,Balzac,Galatasaray ve daha niceleri.Öğrendiğin,varlığından haberdar olduğum her şeyde bir parçası vardı.Bunlara olan yaklaşımımda söz sahibiydi.Sanırım bunun farkındaydı ve rolünü kusursuz icra ederdi.
Mozart’ın senfonilerindeki ilahi musikisi O idi,Meriç ve Lamia aşkı onunla vuslata eriyordu,Stendhal’ın nahoş ama çekici fısıltısı O’ydu,Balzac’ın ölüp düşmek istediği Clochegourde O’nun vadisiydi.Ve Galatasaray..bazen kazanma hırsı ve bazen de üzüntüydü.
# SON #
Ser Kağan
******
serkana yazdıklarından dolayı burada teşekkür etmek istedim. bilmiyorum bana yazılmış bana ait bir yazıyı burada paylaşmak ne kadar doğru...belki de küstahça!ama o piaya hayat veren kişi... pia ben olmayan bir ben. bir idea, belki de ikimizin de bir şekilde kendince anlamlandırdığı bir pia...insanın kendisini tanımayı başarmış birini tanıması gerçekten çok güzel! hayatta çok az kişi gerçekten anlamak istedi belki de beni. tüm bencilliğimle, hırsımla, düşüncesizce karşılık verdim hep! ben de isterdim ki serkanı burada anlatabilmek ama ben onu sadece şiirlerinin anlattığı kadarıyla tanıyabiliyorum.. çok şey yazmak istiyorum ama bir tarafımda sonsuz bir acizlikle kelimeleri bağlıyor sanki... teşekkür ederim serkan inceliğin, anlayışın ve bana kattığın herşey için.
10 Kasım 2009 Salı
6 Kasım 2009 Cuma
5 Kasım 2009 Perşembe
2 Kasım 2009 Pazartesi
ohhh mis gibi kitap kokusu...her kitapta kendine has bir tat ve hayat var!elimdeki tüm parayı her zaman olduğu gibi kitaba verdim!ama mutluluk mu para mı derseniz mutluluk.kitaplarımda mutluluk var.beni içine alan hayat var!demiryolu çocukları, nietzsche ağladığında, harry potter serisi, insan ne ile yaşar, sofinin dünyası, angelanın külleri ve daha bir çokları.hepsi bir hayat gibi canıma can ekledi!şimdi bir kasa dolusu kitabım daha oldu bu yoğunlukla vakit ayırmak demek benim uyumamam demek olsa da okumaya devam...