30 Ocak 2011 Pazar

iyi bir dinleyici misiniz? sanmam... her birimiz iyi birer yargıcıyız. takdir edilesi hayatı sorgulama çabamızın yanına insanları yargılamaya başlayışımızı eklememiz doğru değil sanırım.

şimdi yazmak istediğim bir çok şey vardı ama okan bayülgenin manyak bağırmalarından kafam dağıldı!! bazen sus okan... tamam tonlaman iyi anladık, ama bazen kafan da iyi!! seni sanatsever seni.

26 Ocak 2011 Çarşamba


kadın her bir ilmekte hayatı ördü... gözünün nuru her bir ilmeğe sevgisini kattı. taşlıkları yıkadığı çalı süpürgesinin her bir tutamına aşkla tutunup öyle temizledi evini! sevdiği gelecek diye... özenle serdiği nevresiminde sevdiğiyle uyuyacaktı... kadın soğanın acısına akıtıp acısını kendini de kavurdu kızgın tencerede ama lezzetli yemeğinden hiç vazgeçmedi!
ay doğdu kadının gecelerine... beklerken karanlıkta sessizce korkmamak için aya sığındı ve hep şükretti aynı gökyüzünü paylaşabiliyor diye sevdiğiyle.. kadın belki ölene dek en iyi bekleme işini yaptı! kavgada şiddet görmemeyi, sokakta eşitliği, ona bakan bir erkeğin kötü niyetli olmamasını, ay sonunu rahat getirebilmeyi, şefka dolu bir kaç kelamı hep bekledi...
kadın denilene hakaret eden erkek ana denilene övgüler saçtı... unuttu! çelişkilerin koynunda uyudu

15 Ocak 2011 Cumartesi

saat sabahın 5i... bu saate kadar bir sürü şeyle meşgul oldum. her an aklımdasın.. ben birazdan yatıcam ve sen birazdan kalkıp güne başlayacaksın! sevgilim kağıt kalem olsa yakınımda şimdi bu satırlarda işim yok! öyle özelsin ki seni böyle yazmayı hiç sevmiyorum. çünkü o kadar çok şey eksik kalıyor ki. 128 günümüz kaldı! sonra... sonrası iyilik sağlık...
kalbim pır pır şimdi...arada engel oluyorum yavaşlatıyorum! uçmaktan yorulmasın! hoş kimse bana dünya üzerinde sevmekten yorulan tek bir insan gösteremez. bir de söz konusu sen olunca sevmekten yorulmak diye bir cümlenin yanından bile geçemiyor insan...
süslü cümleler kurmam şart mı?
tüm sadeliğimle gelsem sonra senin derinlerinde derinleşsem cümlelerimle...
acı vermeyen bir ayrılık her bir mesafesini aşka katıp kalpler arasındaki yolları kısaltıyor. bugün geç kalanlar adlı oyunu izledim! geç kalmamak üzerine anlatılabilecek en güzel örneği vermiş sanırım. hayata geç kalmak düşünsene... yaşayamamak demek yani bu. bir sevgi sözcüğünü bir özrü ertelememek! bunları seninle tartışmak vardı şimdi... istikametler ne kadar farklı olsa da kırmadan! senin en güzel yanın ne biliyor musun. hiç incitmiyorsun beni!! hayattaki tüm diğer insanların aksine.. ettiğim binlerce duanın yaradan tarafından gönderilmiş bir cevabısın belki de.
bizi biz gibi göremeyen insanlar ne der ki şimdi... susabilirler artık onlara yakışan bu! ve yapraklar bi anlığına hışırdamayabilir, rüzgar susabilir... her şey durabilir! ve ben kulağına fısıldayabilirim- ilker... sadece ilker derim sen neler demek istediğimi anlarsın bilirim... ya da sen bir anlığına bana bakabilirsin. gözlerinde bir ömürlük dinlenebilirim.
hep diyorum ya bir evimiz olsun bizim ilker! senin kalbin benim evim ama yine de diyorum bir evimiz olsun bizim ilker... çünkü ellerini çok seviyorum.