28 Kasım 2009 Cumartesi

tema: sen geriye dönünce

acılar bumerang gibi... ben attıkça geri geliyorlar... ama en azınadan hayat'a anlatacak güzel hikayelerim var!evet ona anlatabileceğim kadar anlamlı ve güzel-acıtıcı olsada-
kimseyi kırmak istemiyorum ama nereye kadar devam eder bilemiyorum.tatilin teması sen geriye dönünceydi gerçekten ama dönmek! bakalım ben ne düşünüyorum! ama bunun ne zaman önemi oldu ki. hiç bir şey değişmiyor değişmeyecek de...

değişmeyecek işte yaaa.

26 Kasım 2009 Perşembe

23 Kasım 2009 Pazartesi

küçük insanlar kendini büyük göstermeye çok uğraştı
küçük insanlar değerli şeyleri koz olarak kullandı
küçük insanlar kendini öyle beğendi ki kendini inandırdığı gibi güzel olduğuna başkalarını da inandırdı halbuki huyları güzel olamayacak kadar alçakçaydı
küçük insanlar ulustan kendilerine çok şirin maskeler satın aldılar
küçük insanlar aldıkları maskeleri takabilme yeteneğinden bile çok uzaktı
küçük insanlarla uğraşmak pek kolay olmamalıydı
çünkü sinek küçüktü ama mide bulandırırdı

hadi birde burdan yak!
yazmakla tükenmezdi kelimeler
ve tükenmezdi paylaştıkça sevgi
yeni bir insan diğerini daha az sevdirmez
yenisi eskisinin yerine geçemezdi
paylaştıkça azalmazdı acılar
ama paylaştıkça daha katlanılır hale gelirdi sanki
insan sonsuz dinleme gücüne sahipti aslında
ve aslında insan sır tutabilirdi
bişiler yapılabilirdi yaa zor değildi hayata karşı durmak
çıkarı olmayan tek yol boşluktu ve hiçlik
ve yalnızlık belkide en başedilemez şeydi hayatta

22 Kasım 2009 Pazar

asla ben olmadı ya da sen birileri vardı birileri birileri oldu bizde birileri... kim olduklarını bile bilmediğimiz farklı kimlikler... üzerimize giydirilmeye çalışılan hayat serüvenleri... birileri vardı birileri yoktu! birileri geldi geçti dünyadan bir ya da bir kaç iz bırakamadan!birileri yüzünden acıdı canımız birileri için ben olamadık biz olduk... kırlangıç sürüsü birileri! üstelik sürünün başında da yok birileri... sadece birileri birilerinin peşinden bir bir gitti

21 Kasım 2009 Cumartesi

GÖLGELER

gölgeler var!anlamlı gölgeler... yüzümde yaşların gölgeleri, yerde benliğimin, camda insan gözlerinin gölgeleri... bazen gölgelerden, bazen yansımalardan anlaşan ruhlar var... ruhların kılıfı insanlar...
nefesteydik dün gece! kahkaları yankılanıyordu insanların... bu kadar mutlular mı gerçekten diye düşündüm! bazıları mutluluk maskelerini takmış olmalıydı evden çıkarken, bazıları gerçekten mutlulukla doyurmuş olmalıydı karnını ne güzel... ben de mutluydum aslında, mutluydum ama ne bileyim işte, her girdiğim yeri gözlemlemekten alamıyorum kendimi...insanları anlamak ne zor ne karmaşık...
ben yiğit ege ilker kübra kendimize bi şarkı armağan ettik...içerim bennnnnnn ben burda bu akşammm:D ben içelim kavramına uyum sağlamıyorum genelde en kafa içeceğim soda-limon olduğu için:)ama içmeden sarhoş olabilen ve gönlünce eğlenebilen insanlardanımm...uzun zamandır kendimi bu kadar eğlenir bi halde bulmamıştımm!mutlu oldum:) hayatımın anlamları siz varken eğleniyorum teşekkür etmek istedim bu nedenle sizlere

19 Kasım 2009 Perşembe

bazı insanlar şanslı indi yeryüzüne
bazı yıldızları daha çok parlattı gece
bazı insanlar daha özel oldu
bazı insanlar daha zavallı
bazı hayatlar yaşanası
bazılarıysa üzgünüm acı verici oldu...
bazıları anlamlı
bazıları anlamsız

ve aslında........ asla tamamlayamadığım bir cümle

17 Kasım 2009 Salı

hayat tesadüflerle dolu buna inandım... tesadüfler kadar yanlış anlaşılmalarla da tabi. enteresan karmaşık dolambaçlı zor bir oyun gibi... bazen düşünüyorum bazen yapıyorum bazense hiç! tamamen bir hiç.. hiç ne diye sorarken buluyorum kendimi olmayan bir şeyi tarif edebilir miyiz? olan şeyleri bile tarif edemezken,hiç olmayan bir şeyle nasıl mücadele edebilirim... insanoğlu hiçlikleri neresine koyar yaşamımın... belki de bundandır anlamlara anlam katma çabası!şu an düşünmüyorum düşünmeden konusu mantığı olmayan sözler sarfediyorum.

kendi küçük kutumuza sokmaya çalışmamalıyız insanları.. sığmıyorsa sığmıyor işte. ne ısrar edip insanı incitmek doğru ne de kutuyu parçalamak. bantlayınca olmuyor çünkü sağlamlaşmıyor! kendi kutuma dahi sığdıramazken hayatı senin kutuna hiç sığamam! tek bir hayatı iki kutuya sığdırmak istesen o başka sen iki kutuya hem beni hem seni hem bizi sığdırmaya çalışıyorsun.

insan şikayet etmemeli yalnızlıktan.. yalnızlığını tanıyıp onunla bir birliktelik yaşamalı. yalnızlık güzel şey ama bazen de kuytu köşedeki bir kuyu gibi....YALNIZLIKLA ARKADAŞ OLMAYI ÖĞRENMELİ.
hani nerdesin nerdesin nerdesin...

aaa işte burdasın, iyi tamam;)

titanikkk

titanik orkestrası...

tek bir ağım vardı bir ucunda ben diğer ucu ise bomboş.

hayır ne ayı var ne de kurtuluş!

böyle bir hayali hayal edeceğimi hayal dahi etmezdim.

belki de tek kurtuluşumuz kaybolmak...

titanik orkestrası bizden bir parça biz ondan bir parçayız.

titanik orkestrası.......... geminin batması gecikti.
.....

bugün akün de oynadık evet akün'de heyecan, stres... mutluluk...aksaklıklar hatalar kotarmalar... ama yine de hakedilen bir alkış!oyunun çevirmeni de oradaydı :) heyecanımıza heyecan kattı... son heyecanda sedeften artık bir bebek katılacak aramıza. ne güzel! o kadar heyecanlandık ki...


15 Kasım 2009 Pazar

ETME!....

etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme.... bunu bana etme be....

Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme
Çalma bizi bizden bizi
o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme

Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
Şekerliğinin içinde
zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme…
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mahvediyorsun etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme!!


mevlana'nın kalbinden yılmaz erdoğan'ın dilinden etme.

14 Kasım 2009 Cumartesi

:D

şıkır şıkır fıkır fıkır.....
cerenciğimin doğum günü münasebetiyle, vur patlasın çal oynasın eğlendik. vizeler öncesi stresimizi attık.. ayvayı da yedik:D

söz ver hep böyle kokacak ve hep böyle bakacaksın
her şeye sabır gösterip hiç solmayacaksın
hep umudun olacak hep hayallerin
ve yaşayacaksın sevgili bir ömür
ayrı kalıcaz belki
ama hep sen kokacak kelimelerin heceleri
ne gidesimiz var hayattan ne kalasımız...
bir vapurla yapılır yolculuğumuz!
inmek isteriz inemeyiz, duramayız bile.
hayat bir tiyatro sahnesi derler yaaa
hayat bir rüya aslında
yaşarken uzun ama aslında bir o kadar kısa
gözleri nemli mağrur insanlar solukları pek kısa
öyle dalgınım öyle dalgınım ki
ve çaresizim de dalgın olduğum boyutta
ama düşünüyorum da
madem rüyaydı hayat
ya da bir sahne
ben ya role giremedim
ya da bir rolü fazlaca benimsedim

13 Kasım 2009 Cuma

bir gece

elifte bir gece....
sohbetin dibine vurduk yine... biz zamana yetişmek yerine zaman bizi yakalama çabasında!
gülmek eğlenmek dertleşmek vs. vs. vs.

anlamdırmaya çalışıyorum anlamlarımı... anlamsızlığına anlam katmaya çalışıyorum. ellerimi uzattım evet ama kıyamıyorum.. bir yıldız var... benim yıldızlı berrak gecem... ve gökyüzünden aldığım sonsuz keyif! yıldızıma uzanıp tutamıyorum, ama benim olmasına dair sonsuz da bir istek var işte.. ya tutarsam ne olur... tutarsam sönmez mi ışığı? parmaklarımın arasından sızdırabilecek kadar güçlü bir ışık mı yoksa karanlık mı olacak. ahhh bilemiyorum bilemiyorum bilememek ne kadar acı! sanırım gökyüzü sevdiğim haliyle kalmalı. NE DERSİN! BİŞİLER DEMELİSİN.

12 Kasım 2009 Perşembe

hıııııımmmmmhaaaaaaaaaaaaaaaaa.....
nefes al nefes al nefes al...
gözlerini kapat sonra
dikkat et yaşartma
az kaldı çok az
üzülme yanlış anlaşılanlara
acıyorum acıyorum acıyorum
kana kana acı içiyorum
ama mutluyum mutlu mutlu
yinede mutlu
varedilmeye çalışan bir savaşın galibiyim
cesaret hani
dökemedi taşlarını hain renkler
ve hain renkler artık mat değil parlak
mutlu oldum beni haklı çıkaran renklerden
benim benim benim
senin sandığın ne varsa hepsi benim
şah çektin mat ettim
geçmiş olsun buna sevindim ;)

11 Kasım 2009 Çarşamba

PİA

İSTANBUL’DA YAĞMURLU BİR GECEDE,SÜRGÜNDEKİ ÖZGÜRLÜK MAHKUMUNA…



Bir kız çocuğu: Günün her saati uykuya dalıp da görmek istediği ama göremediği bir rüyanın peşinde,hırs ve ihtiras ile bazen haşin bazen aciz bazen azametli ve her daim gözleri nemli.Üstüne basılarak söylenmiş bir söz onu sarsmaya yetiyordu,bir arzu mu gösterildi kırılabilir,örselenebilirdi.Hayatı parçalı bulutluydu,bu durumu yağmura yoruyor,yağmur bekliyordu ve bu yüzden bir sığınak arıyordu.

Karşılığını göremediği sevgi,şefkat,fedakarlık onu başka kimliklere sürüklüyordu.Petek oluyordu,bazen İrem sonra belki de Pia..biri yaralandığında diğerine koşuyordu.Bütün bunlar,çocukluğun saf mutluluklarının başlayan sonbaharın ağır renkleri ortasında iyice sevimli göründüğü sahnelerdi hep.

Petek; en basit ifade ile sert idi,hayata ve olaylara karşı savaş verdiği kalesi kendini herkesin ve her şeyin üstünde görmekti.Aciz bir mumun kendini eritmesi.İrem;şefkat ile özdeşleşmişti.Hassas ve kırılgan bir yapı.Ona göre çok zayıftı,bu yüzden cam fanusa alınmış,dış dünya ile bağlantısı kesilmişti.Kendini bu şekilde zincirleyerek koruyabileceğini sanıyordu.Heyhat!Pia; Lise hayatım süresince en masumane tecessüslerle dolu ürkek bakışlarımın hedefi,adına şiirler yazdığım güzellik…Hayatın tatlı yamaçlarında dolaşmak arzusu ile yanıp tutuşan küstah,bencil,kıskanç…Bu yamaçlarda yalın ayak yürüyerek mutlu olan,gideceği yönü bilmeyen daha doğrusu hayata istikamet verme istididadının insanoğlunda cüz’i olduğunu kabul etmeyen biriydi.Şımarık ve tutkulu ızdırap insanı.

Hayatıma yer edinmiş olarak girebilmiş nice insanın,eşyanın,kahramanın özel ilgisine mazhar olan biriydi O.Mozart,Meriç,Stendhal,Balzac,Galatasaray ve daha niceleri.Öğrendiğin,varlığından haberdar olduğum her şeyde bir parçası vardı.Bunlara olan yaklaşımımda söz sahibiydi.Sanırım bunun farkındaydı ve rolünü kusursuz icra ederdi.

Mozart’ın senfonilerindeki ilahi musikisi O idi,Meriç ve Lamia aşkı onunla vuslata eriyordu,Stendhal’ın nahoş ama çekici fısıltısı O’ydu,Balzac’ın ölüp düşmek istediği Clochegourde O’nun vadisiydi.Ve Galatasaray..bazen kazanma hırsı ve bazen de üzüntüydü.

# SON #

Ser Kağan

******

serkana yazdıklarından dolayı burada teşekkür etmek istedim. bilmiyorum bana yazılmış bana ait bir yazıyı burada paylaşmak ne kadar doğru...belki de küstahça!ama o piaya hayat veren kişi... pia ben olmayan bir ben. bir idea, belki de ikimizin de bir şekilde kendince anlamlandırdığı bir pia...insanın kendisini tanımayı başarmış birini tanıması gerçekten çok güzel! hayatta çok az kişi gerçekten anlamak istedi belki de beni. tüm bencilliğimle, hırsımla, düşüncesizce karşılık verdim hep! ben de isterdim ki serkanı burada anlatabilmek ama ben onu sadece şiirlerinin anlattığı kadarıyla tanıyabiliyorum.. çok şey yazmak istiyorum ama bir tarafımda sonsuz bir acizlikle kelimeleri bağlıyor sanki... teşekkür ederim serkan inceliğin, anlayışın ve bana kattığın herşey için.

10 Kasım 2009 Salı

gözleri nemli çocuk! nedendir bilmem kalbindeki bu haykırış... içine dökme yaşlarını. bak avuçlarımı açtım...ıslat ellerimi.
göründüğü gibi değil biliyorum.sende ağır bir yük var, hassas bir kalp.bırak saklama kulaklarımda tıkırdasın senin olan bir kalp. gülersin biliyorum, eğlenirsin, neşelisinde! ama bir de gerçekler var ben biliyorum kimse tanımaz ben tanıyorum. sen dalarken seninle dalıyorum yaşlarımı içime akıtıyorum. ne oldu da hayat böyle hüzüne boğdu insanları bilmem. ama sen de yaşamayı hakeden insanlık var... büyüdüm sanarsın ama küçüksün onlar gibi benim gibi bırak boşver beraber büyüyelim.

6 Kasım 2009 Cuma

bazı yalanlar güzel
bazı gerçekler acıymış
bazı ölümler uzun
bütün hayatlar kısaymış... -TEOMAN

dıt dıtndıdıt....dıdıdıdıdıdıııııııııııttttt...


5 Kasım 2009 Perşembe

derin nefes al diyafram diyaframmm hava kokusu kahkaha sakız çiğneğen salak çocuk okul görevler kurs sonra tiyatro sonra yurt her gün yine aynı atraksyon eğlence eğlence :D
nedense bugün olnları anlatmak istiyorum kısaca... az önce bi arkadaşım diğerinin arkadaşına msn de adam ol dedi diye çocuk kıyameti kopardı.. işte bazı insanlar böle boş şeleri olay yapıyolar şu an oda o kadar gergin kii anlatamam!şaşkınımm hayatta kılıflarından başka bi değere sahip olmayanlar böyle lafları kaldıramaz tabiki enteresan...bugün endoskopi oldum..heyecan ve acı vericiydi.başlı başına bi hikayesi oldu o dakikaların! çok nazik bir hemşirenin ellerindeydim ne güzel sakin olabilmem için elinden geleni yaptı. aslında basit bir operasyon ama vücudun yabancı maddelere verdiği şu aşırı tepki yok mu işte o fenaydı. sakin olmam gereken kısım da orasıydı zaten. neyim var henüz bende bilmiyorum biyopsi alındı ve sonuçları bekliyorumm.. her neyse çok ayrıntıya girmicem demiştim zaten ayrıntılar tiksinç :s
eee efendime sölimm az önce gergin olan odada şimdi kahkahalar yankılanıyo yurt böle bişi işte dakikalar birbirine uymuyo... şimdi gülersin kapıdan dışarı bi çıkarsın karşıda kör bi arkadaşımız var onla karşılaşır bi kaç saniyelik dünyanı alt üst edersin.. hayat da böle zaten değil mi! bir öylesin bi böyle!

2 Kasım 2009 Pazartesi


ohhh mis gibi kitap kokusu...her kitapta kendine has bir tat ve hayat var!elimdeki tüm parayı her zaman olduğu gibi kitaba verdim!ama mutluluk mu para mı derseniz mutluluk.kitaplarımda mutluluk var.beni içine alan hayat var!demiryolu çocukları, nietzsche ağladığında, harry potter serisi, insan ne ile yaşar, sofinin dünyası, angelanın külleri ve daha bir çokları.hepsi bir hayat gibi canıma can ekledi!şimdi bir kasa dolusu kitabım daha oldu bu yoğunlukla vakit ayırmak demek benim uyumamam demek olsa da okumaya devam...
bilmem sizlerin nasıl bir kariyer planı var!ben kendimi bildim bileli bir kitapçım olsun istiyorum!ama farklı bir kitapçı hayal ettim.. belki içinde kitap olan bir rüya...şimdi işletme okumak da zevk veriyo tabi bu bir adım amacıma ulaşmakta.hep paradan öte hayallerime sahip olmayı istedim.bu da gelecekteki en güzel hedefim. belgin hocanın dersi de anlam kazanıyo tabi bu durumda...ne kadar sermaye gerekir ne kadar sürede hayalimdeki gibi bir noktaya gelirim faln:Dtabi b ir de hayalime ortak olan insanlar var bu da güzel bişi onlarla bu hayali paylaşamaya ve gerçeğe dönüştürmeye hazırım... kitap kitap kitap!!!şimdiden reklam yapayım kendinizi kitap gibi hissedeceksiniz!kitap gibi hissetmek ne derseniz bunun cevabını bilmiyorsanız zaten okumuyorsunuz demektir!
yazmakla bitmedi...yazdım bitmedi...
özledim
ağladım
güldüm
eğlendim
şımardım
sarıldım
yetmedi
ağladım
kızdım
kırıldım
kırdım
sevdim
ittim
gitmedi
düşündüm
taşındım
kaldım
gidemedim
anladım
yetmedi.
derin nefes al nefes al nefes al bu darlık bitmedi...

bugün ben ben bugün bugün bugün.... tek yaptığım bir boşluktu...tek hissettiğim boşluktu...ahh şu yeniler yok mu!beni kızdırıyolar kızdırmasalar...ahh şu serdar yok mu beni deli etmese rahat dursa olmuyo mu...belgin de kübrayı çalmasa benden!!!

1 Kasım 2009 Pazar

isstannbull


dün telefonla konuşurken evimi özlediğimi anladım...sanırım eminönünde balık yemenin, istiklalde kalabalığa karışmanın, vapurda karşıdan karşıya geçerken martılarla oynaşmanın, sokakta serseri gibi yürümenin, galataya çıkıp kızım burda bana evlenme teklif edilmezse evlenmicem demenin, kız kulesine hayranlıkla bakıp 5 tl vermemk için bakmakla kalmanın ve koca bir tarihe dalıp boğaza doğru uzanmanın verdiği tat pahabiçilemez! ve melekle şen şakrak kahkahalarımız yaramazlıklarımız istanbul kazan biz kepçe anlamsız dolaşmamız, mısır çarşısında dolaşıp ahh bi param olsa diye hayıflanmamız sanırım bunun da dünya üzerinde değerini ifade edebilcek bir kavram yok...
kıskanma ankara sen başka istanbul başka...
istanbul ne kadar eşsiz olsa ben senin instanbula dönüşü değil, senin bana istanbulu yaşatışını seviyorum.. bak hesap et ;)

MUTLULUK MUTLULUKTUR KEMANI KEÇİ ÇALSADA!

ne zaman nefes almaya başladım desem boğazım düğümleniyor. bilmiyorum ki sevdiklerim beni neden bu kadar üzüyor! içimde bir yer kimsenin tanımadığı beni bilmediği sadece kendimin olacağı bir hayat yaşamak istiyor. yazı yazmak bazen bişiler çiziktirmek gemiye binmek ya da ne bileyim işte... o da zor olmalı yalnız başına ama böylesi de zor be kardeşimm varlık içinde yokluk gibi bişi bu!
yaşlarımın izinden yüzüm yol yol, kırmızı ve de gözlerim,alev alev yanıyor.ve kandırılmışlığın verdiği eziklik taa içimde.ben ve benim içimde bir ben.ne zaman geldi ki gördü gözlerim gerçekleri bir türlü mutluluğa eremedi.küçük kırılgan ve de güçlü aynı zamanda bir ben. güçlü ben onun içinde kırılgan ben...gülerim hep ben yanılmayın bu yüzden, gözlerim bir türlü eğitilemedi bu konuda.
anlam vermek anlam kazanmak! hep bir anlam çabası niye... elbet bir de sorumluluk var. altında ezildiğim sorumluluklarımı seviyorum.. güç onlarla var!bugün fırça yememe sebep olan arkadaşlara da teşekkürlerimi sunuyorum elbette (sayın ciğerci tenzih edildiniz)hoş fırça yemek de güzel bir nebze,hatta acı çekmek de falan...sonuçta 'MUTLULUK MUTLULUKTUR KEMANI KEÇİ ÇALSA DA'-nothing hill

hep neden aşağılara bakamadığımı sorup dururum kendime. insanların aç olduğunu, kırılmış anneleri, dayak yiyen kadınları,ailesini hiç tanımamış insanları,sevgiyi tarif edemeyecek insanları neden düşünmem ben!neden benim yerimde olabilmek için hayal kuran insanları aklıma getirmem...ya da neden bazen sadece nefes almanın bile ne kadar büyük bir hediye olduğunu düşünemem...

mesela beni deli gibi seven bir ailem var...tam 12 yıllık dost kavramını sindirmiş bir arkadaşım(kardeşim)...dip dipim var minik kardelenim...sevdiğim işle uğraşıyorum,istediğim mesleği okuyorum,istediğim yeri geziyorum,hala hayal kurabiliyorum,kendi ayaklarım üzerinde duruyorum,beni sevdiğine inandığım dostlarım var...VE BEN DE ONLARI YALANSIZ BİR SEVGİYLE SEVME YETENEĞİNE SAHİBİM.

bunlar elimdekilerin belki de çok küçük bir kısmı... ve ben insanları kale aldığım için üzülüyorum:S...BU ÇOK SAÇMA!sanırım ben farkına varmalıyım ve farkına varmalı insanlar. benim gören bir gözüm ve işiten kulağım var...sanırım artık GÖRMEDİM DUYMADIM BİLMİYORUM ZAMANI.