26 Eylül 2017 Salı

Aynı göğe bakıyorsak nefes alabiliyorum. Hep yanımda kal. Gel bekliyorum.

6 Temmuz 2017 Perşembe

  Mutlu olmak zor değil benim için... Ilık bir rüzgar esince, güneş henüz batmamış ise hatırlıyorum aslında olmayan bir anı. İçinde yüzüyorum ruhunun karıştığı denizin. Yetiyor bana.

  3 kişi oturuyoruz betonun üzerinde. İçimizden bambaşka şarkılar mırıldanıyoruz. Ama önemi olmuyor bu başkalığın. Nasıl olsa yan yanayız.

26 Şubat 2017 Pazar

  Neden hep bu kadar yaralı ve kederliyim... Tam olarak bilmiyorum. Belki dış kabuğum ayakta kalmaya çalışırken iç kısımlar aynı mücadeleyi veremiyor. Kendimin farkındayım aslında. Ama o kadar çözümsüz ki ruhumdaki düğüm çıkamıyorum ortaya.

   Heyecandan, düzensizlikten, farklılıktan beslenen bir mum sönüyor içimde. Ve ben hiç bir şey yapamıyorum. Biraz dışına çıkabilseydim anlarımın, biraz! Ama hayır düşünme işini hep çok sonraya bırakıyorum.

  Bir gün bir arkadaşım benimle ilgili bir şeyler yazmıştı. Aradan tam 8 yıl geçti. Tam 8 yıl sonra tekrar okuduğumda anlayabildim onu. Ne kadar haklıymış. Onu incittiğimin farkında mıydım hayatıma devam ederken? İncinmemiş de olabilir bilmiyorum. Belki de o ruhunu insanlardan sıyırabilecek kadar olgunlaştırmıştır.

   Sevmenin 2. kişilerle ilgisi yok. Sevmek 1.tekil şahıs. Tek kişilik yani sana ait. Onunla ne yapacağına hep sen karar veriyorsun. Bazen paylaşıyorsun bazen sakınıyorsun. Ama hiç vazgeçmiyorsun.


23 Şubat 2017 Perşembe


Bahar geliyor.

Ben kaç bahar karşıladım seninle...

Kaç bahar var önümde?

Kaç mevsim daha dallarım meyveye durmaz?

Soluyorum.

Seninle kavuşmak ölümle kucaklaşmak demek.

Ölmekten korkuyorum...

Öleceğim için değil öldüreceğim için.

Peki ya hayat!

Nefes alan kaç kişiyi öldürdük biz.

Sayısını bilemiyorum artık.

Herkesin açık bir yarası vardır hayatta.

İşte benim açık yaram da bu.

Biliyor musun yaşayanın ölmesi daha zordur bedeniyle birlikte ölmüş ölüden.

Umut etmezsin en azından.

Kirpiğimden yere düşen bir damla yaşım.

Kaç baharı daha bekleriz birlikte?

3 Ocak 2017 Salı

İlk hatırladığım anı hangisi bilmiyorum.

Sokaktan baktığımda caddede görünen bisikletçi mi, dedemin elimi tutup götürdüğü ısırgan dolu çilek topladığımız bahçe mi? Ağaçtan topladığı elma büyüklüğünde beyaz incirler mi?

Peki ilk kötü anım hangisiydi?

Kanserin son safhasına gelmiş dedemi ikna etmeye çalışmaları mı?
Onun artık hayatta olmadığını öğrenmek mi?

Hangisiydi beni ilk başlatan ve bitiren.

İlk kaybedişim bu kadar çabuk olduğu için mi yolumu bulamayışım...

En son nerede kaldım ben?