28 Ağustos 2013 Çarşamba

Senin bu eskiden kalma hallerini seviyorum
Kırık kaldırım taşlarını
Bahçeli evlerini
Azalmış da olsa hala var olan bisikletçi amcalarını
Mis gibi ekmek kokunu
Senin bu başı kapalı kolu açık hallerini seviyorum
İçten gülümsemelerini
Komşularını
Çingene düğünlerini
Senin bu rengarenk hallerini seviyorum
Kocaman kavak ağaçlarını
Yol kenarında biten böğürtlenlerini
Senin şu mahallerini seviyorum
Çocuğum orada oynuyorum
Çok mutluyum
Elektrik direğini arkadaş yapıp ip atlıyorum
Düşüyorum dizlerim yara içinde
Ağlamıyorum
Dondurma yemek istiyorum sadece
Balkondan para atılmasını bekliyorum
Seni canımı kalbine gömmüş olmana rağmen seviyorum
Memleket kokuna dayanamıyorum.

http://www.youtube.com/watch?v=AOnSfLafeCc

25 Ağustos 2013 Pazar

Parçalarımı topluyorum kıyıdan köşeden... Darmadağan bir çalı süpürgesi elimde. Süpürdükçe o parçalanıyor bu sefer de tel tel!

Hangi bir yanını tutmaya çalışsan kaybediyorsun diğerini.

Kolay değil yaşamayı seçmek.Bir sandığa tıkmak geçmişini. 

Fakat hayat da büyüttüğün kadar zor değil. Aşık Veysel 'in dediği gibi 'iki kapılı bir han'. Bir bakmışsın başındasın bir bakmışsın sonunda.
Geçiyor yani zaman. Zaman geçince de sandıktakiler epey sararıyor ama artık neden sarardı dememeyi öğreniyorsun.