25 Ocak 2013 Cuma




 Bir akşam oturdum ve düşündüm acaba deprem olduğunda annem balkondan içeri kaçmasaydı yaşar mıydı diye. Acıyı kabullenmenin 'acaba'lı ve 'keşke'li olduğu aşamaların sancısında sürekli çeşitli senaryolar yazıyor sanki birini tutturursam her şey geçicek sanıyordum. Sonra babaanneme yönelttim bu soruyu sence yaşar mıydı dedim. O da dedi ki Ahmet Mete Işıkara'ya soralım istersen. O günlerde Ahmet Mete Işıkara nın televizyon kanallarında çeşitli açıklamalar yaptığı dönem.TGRT'yi aradık telefon numarasını istedik ve verdiler. Sonra aradım anlattım her şeyi ve tekrar sordum sizce yaşar mıydı dedim. Benimle öyle sevecenlikle konuştu ki sana kitaplar yollayacağım dedi her şeyi oradan öğrenebilirsin. Ve yolladı okudum, okudum, okudum... Artık hiç bir anlamı yoktu benim için ama yine de okudum. Ve o zamanlar ufak ufak depremler olduğunda yerimden kıpırdama tenezzülünde bile bulunmuyordum. Ama baktım sürekli...

 Sonra okula çağırdım Deprem Dede'yi geldi, bir zaman sonra okuldan bir grubu kandilli rasathanesine götürdü. O aradı ben aradım. Biz hiçbir şey söylemeden özel bir okuldan burs ayarladı bana. Gitmedim! Hayatımın hatalarından biri olabilir belki bu ama mühim değil. O tüm o yoğunluğunun arasında beni hiç unutmadı, adımı hiç unutmadı...

 Bunlar benim için çok özel anılar... Ama anlatmak istedim ona Deprem Dede demelerinin bir sebebi vardı. O temiz kalbi, iyilikleri ve gülümsemesiyle her zaman aklımda ve kalbimde olacak.

 Mekanın cennet olsun.