21 Kasım 2012 Çarşamba


  Evet doğrudur ara ara saçmaladığım. Her insan gibi birazcık, belki birazdan biraz daha fazla. Bu zamanları kolay biriktirmedik. Koskoca 22 sene! 44 sene gibi! Başka yerde olmak, başka hayatlarda yaşamak ama hep aynı adamı sevmek isterdim belki de. Hep aynı adamı sevmek. Ben doğduğumdan beri hep aynı adamı seviyormuşum meğer. Onu sevmek için akmış nehirler. Beni buraya onun doğduğu büyüdüğü sevdiği topraklara getirmiş. Bilmem kaç tane yaşanmışlığın yığınlarını karıştırmış bulmuş beni. Sonra ellerimi tutmuş, sonra kalbimi, sonra aklımı. Sonra ben ona tutunmuşum. Ellerim minicik benim onun ellerinin içinde. Isıtmış ellerimi! Sonra benim için gülmüş beni de güldürmüş...

Sevmiş yahu beni işte... Ben de sevmişim... Güzel güzel sevmişiz birbirimizi.

Adını İlker koymuşlar, benimkini de Petek.

6 Kasım 2012 Salı

Bir elimle yıldızı ,bir elimle ayı tuttum. Kayan yıldız değil göktaşlarıymış. Ama yıldızlar da baya bir uzaktalarmış...
Son sözü hep kader söyler...

26 Ekim 2012 Cuma

Ne oldu biz bir gün tüm kelimeleri bir küreğe toplayıp poşetledik ve sonra ağzını sıkıca bağladık. Bekledikçe tozlandılar , bekledikçe koktular.O heyecanlı, kıpır kıpır halleri nerede? Nerede o deliye yarışır cesaretlerimiz? Beraber korkmuştuk oysa! Bir bahçede, bir sokakta-bilmem onu hatırlamıyorum-. Tek hatırladığım üzerimizde hep bir gök uzanıyordu.Isıtıyordu, üşütüyordu tabi en çok estiği zamanı seviyordum. Ne oldu turuncu kaldırımları arşınlamaz oldum. İstesem hepsini turuncuya boyayabilirdim oysa. Beni rahat bırakın! Ben uçmadıkça düşüyorum... Beni rahat bırakın! Ben akmadıkça donuyorum. Beni rahat bırakın diyorum sesim çirkinleşti! Kim unutabilir yağmurlu bir geceyi.Fırlattığınız cümleleri geri alın korkuyorum. Kim koruyabilir sözlerinizden beni.

Şu duvarları boyamasalardı dokunabilirdik oysa birbirimize...

Kuşburnu!

İnanamazsınız o bir kuşburnu meyvesinde...
Pia;
Bizim güzel kızımız... Zeytin gözlü, minik burunlu, rüzgar saçlı.



Söyle hangi yazılan söz güzel olabilir ellerinden...
senin  olmadığın hangi düş kabusa dönmemiş..


Sen güzel kızım ruhun üflenmeden bedenine kalbimize üflendin..


Söyle sen hangi mecnunun leylası olamazsın.
Pamuk ellerin minik yüreğinle hangi kalbe tutunamazsın.




19 Nisan 2012 Perşembe

http://www.youtube.com/watch?v=czZ6fSXqQ6I&feature=related
aşk bilinebilecek bir şey değil...
başı var sonu hiç yok...
yüzyıllardır aranan ölümsüzlük iksirlerinin işe yaramama sebebi bu
çünkü sonsuzluk sadece onda var.

              teşekkür ederim...

sonsuz nefes için.

10 Nisan 2012 Salı

bugün ankara yağmurlu.. beraber sana yas tutuyoruz. sakın abarttığımı söyleme! ne yapsam seni anamıyorum... bugün için seni anmak dünyanın en kutsal şeyi...

biz bugün seni düşündük..

çarşflarla.

onları senin öğrettiğin şekilde değiştirdim... ben senin bıraktığın halimleyim...

iyi uykular annecim.

9 Nisan 2012 Pazartesi

5 Nisan 2012 Perşembe

Anne;
Bugün 5 nisan. Yani bu doğum gününe 5 gün var demek...
Sensiz geçen 13. 10 nisan yani... Aklıma gelmeye başladıkça işte  midem bulanıyor. Az önce neyi farkettim biliyor musun. Hiç bir doğum gününü hatırlamıyorum. Kutladık mı hiç? Şimdi olsan seninle baş başa bir gün geçirebilirdik. Baş başa geçiremediğimiz her gün ben taşıyorum yeryüzüne. Yeterince doldum, yeterince yağışlıyım. Sence bu hiç bitmeyecek acının bir tedavisi olur mu? Ben senin göremediğin her yaş için ağlıyorum. 30'lu yaşlar derken şimdi 40'lara geldi sıra. Bence sen... sen işte be anne o güzellikle hiç 40 yaşına gelemezdin zaten. Benim aksime sen güzel alımlı bakımlı ve neşeliydin.. Yani kızın sana hiç benzemedi.. Ama galiba sen gibi bakıyorum teyzeme öyle diyor.Ve sen ananemi de alınca yanına orada kocaman bir aile oldunuz. Biz küçüldükçe küçülüyoruz.Sana anlatamadıklarım yıldırıyor beni ve biliyor musun hiç bir kızmalar senin kızmaların gibi tatlı olmuyor, acılar çok acı hemde..


Bir de okuldan gelirken şu mor aslanağızlarından toplayamıyorum ya ona da ayrı bir sinir oluyorum neyse ki ankarada da pek öyle çiçek falan yok. 


Şu yazdıklarımı okuyamadığını bilmek varya... Nefesim kesildi...


Çok şey anlatmak istiyorum yapamıyorum. Hiç gelmemişsin gibi ya ondan belki.. Bu yalnızlık pek anlatılabilir bir cinsten değil.


Tek ümidim bir gün bir yerde petuş diye seslenebilmen gerisi... Gerisi geride kaldı.



28 Şubat 2012 Salı

hayat bazen çok garip... tıpkı bir fotograf karesi gibi şip şak...


insan karar vermek zorunda olmaya görsün zaman o saatten sonra burukluk vermeye başlıyor. oflaya puflaya geçen zamanın diyetini yine oflaya puflaya ödüyor insan.


hep bir şeyler ödeme meselesi işte.

11 Ocak 2012 Çarşamba

turuncu ışıklı sokaklarına sim eleniyor sanki ankara... soğuğun önemli olmadığı tek bir zaman kar! beyazlık temizlik huzur görüyoruz ondan bu sevgi. ihtiyacımız olan bu.
bir gün gidersem en çok turuncu ışıklarını özleyeceğim...bir de beşevler sabancı kaldırımını.. öyle çok nazımı çektiler ki.
neden birden öyle veda eder gibi oldum...buralardayım daha, ömür varsa...

içim alevlendi birden kardan mıdır ne? hayatı böyle dolu dolu yaşayıp yaşamıyormuşluk hissi neden?dur zaman yavaşla beni bekle...gittikçe gidiyor bittikçe bitiyor.

ben bazen en çok bu tuşlara bastıracak kelimelerin gelmesi istiyorum olmuyor.