27 Nisan 2011 Çarşamba

yüzümdeki gülümsemesin
yanağımdan mutlulukla süzülen bir damla yaş
kaybettiğim umudumsun
karanlıkta yanan mumum
sıcaklığında ısındığımsın
sonu olmayan başlangıcımsın
kalbimin tıkırtısı
canımdaki kansın
kıskançlığım hırsım öfkem arzumsun
hayatın ta kendisisin
erimsin
ilkimsin
ilkerimsin

23 Nisan 2011 Cumartesi

geçen gece tam kelimelerim akmaya başlamıştı ki internetim gitti. bu bir işaret miydi? yoksa artık cesur olmadığım için sus mu diyordu kelimelerim. günlerdir hastanedeyim hasta bir ananem asker bir sevgilim ve yeryüzüne inemeyen bir kafam var. haddinden fazla düşünüp haddinden fazla hissetmek. son zamanlarımı ancak bu cümle ile anlatabilirim. bir yerlere sığamıyorum bir yerlere ait olamıyorum ben. ama bir o kadar da bağlıyorum kendimi. insan bir şeyi yapmak zorunda olduğu için yapmamalı deyip yapıyorum. siz özgür müsünüz? evet mi hadi ordan. ben ne özgür insanlar gördüm. ne özgürlüklerle esaret altına aldılar kalbimi. cesaret gösterecek kadar özgürdüler. hadiyin lan ordan. çekilin o kıyılardan... özgürlük diye bir şey sadece felsefede var tabi hangi renk çorabı seçebilmeyi özgürlük saymıyorsan. bendeki de ne bu özgürlük takıntısı bilmem. tek bildiğim kendimi hiç özgürleştiremediğim..

ama tabi aşk konusu başka... sevmek başka... özgürce cesurca tüm kalbimle sevebiliyorum ben. ama tabi onun miktarını tutturmakta sıkıntılı. yine tam olarak ne hissedip bunları yazdığımı bilmiyorum. sadece bir bakıyım diye açmıştım.


ihmal var hayatta ihmal! kalbin yedek parçası bulunmuyorken üstelik...