11 Haziran 2010 Cuma

yoldayım...daracık koltukta küçücük benin bile bedeni uyuştu!sessiz bir gürültü var burada. insanların içlerinin gürültüleri. hepsi bir hikaye anlatıyor bilemezsiniz ama kıyılarından köşelerinden hissettiriyorlar bir şeyleri eğer görmek isterseniz.
derinlik algımı kullanarak camdan önce kendime bakıyorum sonra dağlarla çevirili yola.ortak bir noktamız var onlarla ziyaretçimiz ne kadar çok olursa olsun yalnızız!bu otobüsteki herkesin de ortak bir noktası var işte o dağlarla. ve görmek istemeyen gözleri var her birimizin. annemizin yarattığı pamuksu dünyada yaşamak istiyoruz daima...

bugün yine keşke erkek olsaydım dediğim bir gün. koskoca bavul ve ben!merdivenlerde tam mücadele etmeye başlıyoruz ki o berbat an geliyor... bir erkek yardım etme, acıma, belki de asılma, efendime söyleyeyim güç gösterisi yapma duygularıyla bezenmiş çekiyor bavulu elimden. bir hışımla taşıyor. bırak demek istiyorum bırak ben taşırım ama diyemiyorum. taşıyamam mı taşırım ama bileğimi incittim bile azıcık taşıma girişimimle.bu yüzden teşekkür edip yoluma devam ediyorum.yaratılıştaki müthiş cinsiyet ayrımı bunu sevmiyorum.

Hiç yorum yok: