31 Mayıs 2010 Pazartesi

israil mi evet yine


bu sabah haberleri gördüğümde gerçekten gözlerime inanamadım... 21. yüzyılda dünya yine vahşet dolu! imkanlar çoğaldıkça kötülüklerin boyutları artıyor. ama bugün anladım ki yine ateş düştüğü yeri yakıyor. dünyada savaş var arkadaşlar savaş... ve ben burayı dünyanın kötülükleriyle değil kendi saçma bulanıklığımla donatıyorum. gazze bu zamana kadar umurumda değildi de bir kaç vatandaşım öldü diye mi israili lanetlemeye başladım. günlerdir gazze silahla yatıp kalkıyor.biz farkındalıklarımızı yokedip yaşıyoruz.
şimdi bizler kullandığımız ürünlerle etrafımızı sarmış israile mi lanetler yağdırıyoruz. boşa! harekete geçmek bu değil sanırım... küfür etmekle olabilecek bir şey değil.. en çok ihtiyaç duyulan şey olan finansmanı sağlayıp zaten biz israili ayakta tutuyoruz.
şimdi 1-2 hafta konuşacağız sonra yine o malum sessizlik. biz duruyoruz... arada bir gözümüzü aralalasak da tv bilgisayar alışveriş üçlüsü içinde tekrar derin bir uykuya dalıyoruz.ne tarihimizi bilip koruyoruz adam gibi ne geleceğimizi kuruyoruz. hepsi başkalarının ellerinde emelleriyle oluşuyor. üzüldüm yaa gerçekten çok üzüldüm ben dahil içinde bulunduğumuz bir güruh acınacak haldeyiz. hayatlarımız içmek eğlenmek uyumak düşünmemek üzere akıp gidiyor. gelecek nesillere faydalı olabilmek için önce biz faydalı olmalıyız. ülke facebookla blogla habere bağırmakla kurtarılmaz...

30 Mayıs 2010 Pazar

yazdım yazdım yazdım
şimdi de sildim attım.
inanmazsınız dimi yapamam sanırsınız yaparım. kaderin bana yaşattıkları aldıkları kadar verdikleri...
sildim attım... önemi var mı yok. silerken birilerini kendinizi de silersiniz... sildim attım! kim takar...sadece ben.
ben hayatı ailesiz yaşamakla başetmişken gidemem mi sandınız. al işte sildim attım.
artık gülümsemeler sizin olsun insanlar. ben içinde gerçek gülümsemeler dostluklar ve hayatlar olan bir denize sandalla! açıldım ;)

26 Mayıs 2010 Çarşamba

ilk defa gelmiyor başıma son da olmayacak... her son yeni güzel bir başlangıca gebeymiş. hayat 5 dakikalık bir şarkıdan uyuya geçerken anlatılan ve sonuna gelemeden uykuya dalınan bir masaldan ibaretmiş.
güzel bir masal yazdım şimdi gelemediğim sonu yazdım... ben anlatamadan uykuya dalacaksınız...,
günlerin en güzel zamanı uyuduğum zamanlar. derin bir uyku. ve sahip olamadığım hayatın rüyası içinde huzur dolu bir göz yumma hikayesi.
bu yüzden mi çok uyuyorum ben.
gözlerim nemlendi... dalmadan önce son kez... son kez başka bir nefes alıyorum. yaşadığım hayat benim değil... alın sizlerin olsun! haketmiyorsunuz ama olsun. bakın rüyama dalıyorum.
şişşşt sus azıcık ben konuşayım olur mu pia.

24 Mayıs 2010 Pazartesi

ne anlamı var ki buraya yazdıklarımın....gözler birleşmediği sürece kelimelerle anlamsız tüm söylemler.o kadar ihtiyacım var ki haykırmaya yapamıyorum.
yalnızlığımın kimsesizliğimin sahteliğin içinde boğuldum sonunda.keşke anahtarı elimde olan bir çıkış yolum olsa.ama şimdi çıkıp gitmeye çalıştığım tüm kapılar başka kilitli kapıların anahtarlarını sunacak bana...kimse düşünmüyor beni!herkes kendi özgürlüğünün peşinde.ben özgürlük katili miyim?yalnızca seviyorum oysa.sevdiğim şeyler tarafından terkedilmek pahasına hayatta yaptığım en iyi şey tek marifetim sevmek.bu da yaptığım hatalar silsilesinin bir zinciri.telafisi nedir bilmem bilmek de istemem madem ki tek marifetim.şimdi yine başlamadan saçmalamaya gidiyorumm evet her zamanki gibi ama döneceğim evet her zamanki gibi....

23 Mayıs 2010 Pazar

dün sabaha karşı yatıp bir rüya gördüm minik bir erkek bebeğim vardı o kadar küçük ve sevimliydi ki tuhaf bir his rüyada bile olsa
aynı bu yaşımda sahip olduğum küçük bir bebek dün hayat için yazdıklarıma işaret midir ne kız değil erkek

hayat dudak bükmesin diye

bir hikaye anlatacağım hayat sana
düşüneceksin soracaksın
belkide kafan karışacak
bu hikayenin kahramanı olmadığın için
bana kızacaksın
bir günlüğüne belki de haketmediğin bir hikayeyi dinlemek zorunda kalacaksın
ama anlatacağım biliyorum
seni kendi hikayenden kurtarmak için kendi hikayeme katacağım
kırılma ben senin yerine hep kırılacağım
hayat adil değildir hayat
bunu sen çok geç anla diye
gözlerimi derinlere daldıracağım
sen bükmeyesin diye masum dudaklarını
ben bu hikayeyi sonlandıracağım
artık dilek ağacının baltalanmaya yüz tutmuş
son dalıyım
sen bükmeyesin diye masum dudaklarını
ben bu hikayeyi sonlandıracağım

21 Mayıs 2010 Cuma

Uzun ince bir yoldayım
  Gidiyorum gündüz gece 
 Bilmiyorum ne haldayım 
 Gidiyorum gündüz gece  
  Dünyaya geldiğim anda 
 Yürüdüm aynı zamanda 
 İki kapılı bir handa  
Gidiyorum gündüz gece   
 Uykuda dahi yürüyom 
 Kalkmaya sebep arıyom 
 Gidenleri hep görüyom  
Gidiyorum gündüz gece   
 Kırk dokuz yıl bu yollarda 
 Ovada dağda çöllerde 
 Düşmüşüm gurbet ellerde 
 Gidiyorum gündüz gece  
  Düşünülürse derince 
 Irak görünür görünce
  Yol bir dakka miktarınca 
 Gidiyorum gündüz gece   
 Şaşar pia işbu hâle
 Gâh ağlaya gâhi güle
 Yetişmek için menzile
 Gidiyorum gündüz gece 
aşık veysel


şuan gerçekten çaresiz hissediyorum...

19 Mayıs 2010 Çarşamba

sussam faydası yok biliyorum
bir sürü şey yazdım sildim
bugün çok gereksizim

13 Mayıs 2010 Perşembe

ortaya karışık

şimdi sen de herkes gibisin
diyor şair
hadi ordan
o bilmiyor ki
herkes demek
hiç kimse demektir
nasıl oluyor da herkes oluyor bir insan
bir insan ya en sevindiren olur ya da en üzen
böyle olması için de sevilen olur
sevmek lazım ki nefret gelsin
gel git bu hayat
sular bir çekip gidiyorlar bir de uzanıyorlar üzerimize bir boy
neyi sorguluyorsun ki
kime soruyorsun sorularını
kendine bir cevap bul bakalım önce
soramazsın ki cevap veremezsin
bekle bekle bekle
bir bakmışsın ömür geçirmişsin
bir ömür harcıyoruz ki bu olağan
işimize gücümüze baksak oysa ki
hayat kendi kendini yaşasa
yapamıyoruz
zaman öyle hızlı akıyor ki
her gün biraz daha yiten ömrümüzü
eksik tamamlamak istiyoruz
yani ben işte ben böyle telaşla
tek bir sayfa olsun benim olan diye bir senaryo arıyorum
her şeyi yapmayı hakeden başrol kızı kıskanıp
figüranlıktan başrole geçmek için kafamı bir cama dayayıp hayal kuruyorum...
yaşlanmışım zamanım geçmiş farkedemiyorum

defol git hayatımdan
defol git hayatımdan
defol git hayatımdan
defol git hayatımdan
defol git hayatımdan
defol git hayatımdan
defol git hayatımdan
defol git hayatımdan
çık git
çık git
çık git
çık git
çık git
çık git
çık git
çık git
kurtar beni
kurtar beni
kurtar beni
kurtar beni
kurtar beni
kurtar beni
kurtar beni
kurtar beni

off çok sıkıldım çok bunaldım çok daraldım çok yoruldum
tükendim
yaralandım
kaldıramıyorum
dayanamıyorum
çekemiyorum
gidemiyorum
kalamıyorum
kafama sıçayım oldu mu

9 Mayıs 2010 Pazar

şanslı ...

sana bir son yazmak istiyorum...
iyi kötü farketmez sadece bir son
istediğim basit bir son
yapamıyorum
günden güne bir yıldız misali ısınıyorum
alev alıp kayıcam
kırılgan kalbime sert bir kabuk sarıp dolaşmaktan bıktım
ben kırılganım anlasanıza
gücüm kadar kırılgan
sert görüntüm kadar yumuşak
...
beni iten eller biraz daha müsaade lütfen
bir son yazmaya çalışıyorum
kendime değil hayır hayır
ben güne böyle bir son için başlamıyorum
...
bir hırs ki bir renk ki bir koku ki dünyada tek koparamıyorum

bugün şimdilik nefret ettiğim bir gün... facebook, tv, mağaza hepsi kapansa anneler günü diye birşey olmasa. evet buna hiç üzülmezdim benim melek annem uyurken hayat durmalı.. ta ki ben melek anne olana kadar. daha fazla da yazamıcam sanırım. kime ne

4 Mayıs 2010 Salı

uzaklarda bir yerlerde bensiz bir sen var
ve sensiz bir ben var buralarda bir yerlerde
boğuldum kendimi hapsettiğim yalnızlıkta
yolun bizim mahalleden geçerse bir gün gel
ben hep soğuk cama başımı dayayıp orada öylece sana dönüşeceğim...
başım soğuk camdan yere düşene dek

2 Mayıs 2010 Pazar


bitmeyen tükenmeyen bir devinim bu, kaybetmek tükenmek inadına tüketilmek hayatta,

büyüten olabilmek için büyümek zorundA olmak...büyücem diye inadına inadına acı çekmek...

hayat hep böyle sevdiklerimi koparıp kollarımdan ilerlemeye devam edecek belli ne ağlayacak takatim ne ayakta duracak gücüm var artık



ruhidir benim adım hiç çıkamam evimden

dostlar uydururum hayali mutluyumdur bu yüzden

bir çiçek dürbününden insanlara bakarken

bir gün bir istasyon gördüm trenleri geçiken

yolcular ellerinde tek gidişlik bir bilet

henüz bilmeseler de hayat bundan ibaret

istasyon insanları burdalar tesadüfen

aynı rüyaları görüp ayrı yerlere giden

eskiden çok eskiden ben daha çok küçükken

henüz cennet kumsalı otopark olmamışken

mercanların arasında küçük balıklar vardı

en güzelleri el boyunda turuncu olanlardı

bir gün bir rüya gördüm o turuncu balık benmişim

büyümem beklenmeden afiyetle yenmişim

ruhidir benim adım bir sırrım var saklarım

ama görünce anlarsınız

yalnız dikkat acımayın

bu en çok acıtandır...

teoman