28 Nisan 2010 Çarşamba

şimdi sabahın 5inde ben... ben buralarda ne arıyorum. oysa hayalim bugüne uyuyarak başlamaktı. yurdun yemyeşil çimlerine uzanmış öylece pembe yıldızsız gökyüzüne bulutlarla resim çizerken ben günü o haliyle bitirmeyi hayal etmiştim.çim kokusu, gökyüzü ,en sevdiğim şarkılar ve koskoca bahçede bir ben...
şimdi kuşlar ötmeye başladı yeni bir günü neşeyle getirdiler...ama sesleri o kadar bed geliyor ki ve bugün hiç aydınlanmasın istiyorum.bugün yorgun bir gün, zor bir gün ,vakti gelen bir gün. sevgiden bahsetmişsem aldırmayın. insan sevdiği için değil bencilliği için düşünür yinede insanları. gidenlere asla üzülmez kendi yalnızlığına üzülür. yoksa karanlıktan gidene neden üzünülsün? bu kadar bencil miyim? olabildiğimin en iyisi bu mu yani? belki de...ben bugün acımasızım sadece kendime. ankaranın gidiş yoluna dokunmayıp dönüş yolunu bir güzel kapattım.tam da trafik artık rahat derken.. şimdi yine belediyeye iş çıktı koy dostum trafik lambaları...
baktım da başarısızlık listesini epey kabartmışım... şimdi mümkünse kulağının arkasında vızıldayan sineğe patlat bir tane eline bulaşan kanı-kendi kanın oluyor tabi o-yıkayacak bir musluk elbet bulunur. bulunmazsa da malum kan elbet kurur.amelelik yaptığın tiyatroya da bay bay demeyi dene mesela...sonra ders çalış... teknik olarak yapman gereken bu. çünkü kimse sana bedava diploma vermiyor...
yani ben şimdi neyden bahsediyorum ki!kime ne...
ben bu sefer biliyorum neden bahsettiğimi...
yani kısaca diyorum ki o kabine girmeden kıyafete o parayı vermiyeceksin... verdiysen de çürütme arkadaşım dolabında bırak başkaları giysin.

Hiç yorum yok: