31 Ocak 2010 Pazar





senin gözünden nasıl görünüyor dünya
benim camlarım biraz buğulu
bazen siler ellerimle,öyle bakarım etrafa
bazen silmeden bakarım
bazense nefesimi verir biraz daha buğulanmasını sağlarım...
senin gözünden nasıl görünüyor dünya
????

26 Ocak 2010 Salı

masal koymuşlar minik bebeğin adını
bu iyi bir şey mi
ben masaları pek sevmem
masallar uyumadan önce minik çocuğu uyutmak için anlatılır
çocuk zaten miniktir cümlesi ise yanlıştır
çünkü minik olmayan çocuklar vardır
HER NEYSE
yani masallar uyutmak için vardır
uyumak güzel midir
peki uyanmak zor mudur
evet zordur
uyanmak hayata dalmak yüzleşmektir
çocuğumu da masallarla büyütmem
bunun yerine hikayeler en doğru tercih olur
tabi kendi hala çocuk olan birinin çocuk yetiştirme dersi verir gibi konuşması ne saçma
evet ne yapacağımı bilmiyorum
ama ne yapmayacağımı çok iyi biliyorum
dıt dıt dıt dııtttttt
kısa devre aradığınız zihne şu anda ulaşılamıyor

25 Ocak 2010 Pazartesi


hayattan hayallerinden istediğinden bahset
düşünden düşündüklerinden hepsi olmuş farzet

birileri var önümde gerimde her yanımda yüreğimde
kalabalığın içinde dışında her yerde yalnızlığımda


eski bir şiir eski bir hikaye
eski bir ezgi var aklımda
herkes hayattaydı bildiğim herkes
hiç korku yoktu
yoktu aklımda
eski bir kitap eskimiş resimler

eski bir şarkı var aklımda
sevdiğim birini hiç kaybetmemiştim
kaybetmek yoktu
yoktu aklımda


şebnem ferah bize harika bir gece yaşattı samimi, parlak ve mütevazi gülümsemesiyle
yazacak çok şey var aslında ama şuan buna mecalim yok
ne denir ki bilmem yiğit ve ege o şarkılara sizinle eşlik etmek de çok güzeldi
kıymetinizi biliyor muyum bilemem ama sizi çok seviyorum
teşekkür ederim dostluğunuz için

20 Ocak 2010 Çarşamba























bir şimşek çaktı ki!sanki odaya tüm ülke basını toplanmış da fotoğraf çekiyor.yağmur öyle güzel ki toprakla birleşip bıraktığı koku, yüzünüze hafifçe dokunuşu, ince ince içten içten söylediği şarkısı...
üşütür ama dert ettirmez...

yine kelimelerim çok. ben bıkmadım kendimi tekrarlamaktan ama onlar sıkıldı aynı betimlemelere malzeme olmaktan.biriktirdiklerimle arta arta çoğaldım... küçücük bir benliğe kocaman bir hayatı sığdırma çabası. sığıyor çok da zor değil...bugün sınavda oturdum paranın esnekliğini hesapladım. hayatın esnekliği hesaplanmıyor. insanlarında... ve bu yüzden bazen frenler tutmuyor.

uzun yalnız yürüyüşler...tek yoldaşım gölgem... en kalabalık olduğumuz zamanlar yalnız olduğumuz zamanlar. tüm düşüncelerimiz, sevdiklerimiz, nefret ettiklerimiz, özlemlerimiz, düşlerimiz, korkularımız, pişmanlıklarımız gölgemizle el ele tutuşmuş ardımız sıra gelmekte.

şikayet etmiyorum artık yalnızlıklarımdan evet. yalnız olamayacak kadar dolu içim. ve emellerim kalabalığa yenilmeyecek kadar güçlü. veda edemeyecek kadar güçsüz, sevecek kadar güçlüyüm.

17 Ocak 2010 Pazar

benim kötü huylarımın suçlusu:)

insanların ruh halini hemen anlayabilirler.hep sevilmek isterler, ilgi beklerler.herşeyden bir parça vardır. ama duygusallık en baskınıdır. bazen hiç beklenmedik tepkiler verebilirler. istenmeyen gerçeklerden kaçmak için hayal dünyasına dalarlar; ayakları yere bastığındaysa tam bi çöküş yaşarlar. mükemmele en yakına ulaşmak isterler.

o kadar hassastırlar ki herşeyden kendileri sorumlu ve suçluymuş gibi rahatsızlık duyarlar. karşısındakinin aklından geçenler hakkında her zaman bir düşünceleri olur fakat bunlar sezgilerinin mi yoksa kuruntularının ürünü mü bilinmez. çoğunlukla sezgileridir ona yol gösteren.mutlu olmasını ve mutlu etmeyi bilirler ama huzurunu kaçıracak bir şeyler vardır genelde.gerçekten de balık gibidir ne çok bırakılmaya gelir ne de çok sıkılmaya.

her duyguyu abartarak yaşar, çok kolay sinirlenmez ama sinirlendimi de zor durulur. zırlak birşeydir bu balık kadını, pek ağlar, pek aşık olur, pek içer, alkolizme meyili vardır.
sezgileri güçlüdür...bir de içinde tutamaz hiçbişeyi, mutluluğunu ve hüznünü saklamayı hiç beceremez...
aslında iyidir ama tehlikelidir, çok güvenilmez...yemlendiğini anlarsa oltayı iyi dolar...

sulugöz olmakla suçlanan ancak ağlamasından değil ağlamamasından korkmak gereken kadınlardır. sizin için ağlıyorsa, yaşadıkları onu böyle etkileyebiliyorsa ne ala...ama artık sizin için ağlamamaya başlamaşsa dikkat edin derim, her an terk edilebilirsiniz! ve bir balık kadınıyla aşk yaşayan ve terk edilenler iflah olmaz derler...tabi canım, nerde bulacaksınız ondaki asaleti, sadakati, fedakarlığı, sevgiyi...ağlamasından şikayet etmek yerine mutlu etmeye çalışmak alternatifini seçmenizi öneririm, çünkü ağlamak kadar gülmeye de yatkındırlar!

kalbi kırılırsa sessizce çekip gider,bi daha da geri dönüşü olmaz...
her ortama uyum sağlayan, kolay kolay problem çıkarmayan, daima sevimli ve şirin olmayı başarabilen, geneli güzel hanımlar bütünü...

sevdiği erkeği dünyada tek sayan ve onu kahramanı ilan eden hanımlardır kendileri. kırılgan ve alıngandırlar ama böylesine şahane kişileri kırmak da barzoluğun, odunluğun dik alasıdır...

sanatı sever,güzeli sever,mükemmeli arar ömür boyu.bulduğuna inandığındaysa gözü başka hiçbir şey görmez.

iyi sır saklar,iyi akıl verir de kendi sırlarını içinde tutmayı beceremez bir türlü.

biri onun hakkında kötü düşünüyorsa hisseder ve o insandan derhal uzaklaşır.

kimsenin kendini anlamadığını düşünür birçok zaman,ki kendi de kendini anlayamaz.

fazla derinde yaşar herşeyi,mutlulukları da hüzünleri de..

ha birde unutur balık kadını..birinin ona söylediği kötü bir sözü,yaşadığı kötü bir olayı...hiç yaşanmamış gibi unutur hemde.

iyi niyet insanıdır.kötülüklerin kendisine zarar veremeyeceğine inanır,farkındadır ve bir şekilde etkilenmemeyi başarır çünkü.

deliliğin sınırlarında gezinir ama yine de aklını korumayı başarır.


bunları ben demiyorum burcum diyoo her şeyin suçlusu oo

13 Ocak 2010 Çarşamba

kafanda parçalıcam o florasanı.... biri beni yurttan alsınnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn!!!!

sevgili sokak sanatçısı amca sanatını elinden aldığım için üzgünüm... ama 10tl ye yaptığın örgüyü ben kendi saçıma senden daha güzel yaptımm hehehe:)

merak ediyorum çok merak ediyorum ne zaman parlar telefonun ışığı!!!!

özlemek zor özlenmemek acı.

finaller tatlı tatlı çok tatlı.... bu okul uzamamalı.....

ben karar aldım özüme döncem kibar olcamm:)

iltifatlar denizi hoşuma gitti:D

10 Ocak 2010 Pazar

askerde özgür

bugün özgürle konuştum... dedikodu dedikkodu:)
keyfin nasıl dedi? keyfim mi!
iyi diyemedim.
tutunduğum dallar kırıldı sanırım dedim
'dalları budamak iyidir yenidaha güçlü dallar çıkar ama onlar çıkana kadar tabi biraz üşüyebilir ağaç' dedi
sanırım bundan öte bana söz yok.
teşekkür ederim özgür ve teşekkür ederim hayat bugün çok tahammül edilirsin.

huzur

evin salonunun büyük penceresinden aşağıya-bahçeye- bakıyorum. hayat babasıyla yaramazlık peşinde.güneşli bir haftasonu. gökyüzü parlak, havada mis gibi bir koku, açık pencereden içeriye esen ılık bir rüzgar... bu tatlılığı bozmak zorundayım kalkıp yemek yapıcam. köfte patates kızartması ve makarna... tam bir haftasonu yemeği..
yemek hazır olunca aşağıya seslenicem hayatımın anlamı ve hayatımın kendisi aydınlık yüzlerini bana çevirip gülecekler. hayat şımarıcak onun şımarıklığında kendimi görücem.onlar yukarı gelince ellerini yıkamaları için söylenip durucam. yine titizliğimle çıldıracaklar...
sonra doğru sofraya iştihımız öyle kabarmış ki!yemek yerken konuşulmaz savına inat iki dakka susmadan yemek yiyoruz.
yemekten sonra hayat doğru oyuna dalıyor.ben tekrar mutfaktayım şöyle yemeği hazmettirecek birer kahve ve hayatım başrolde... sohbetin derinliklerinde işte yine huzur...
ertesi gün iş var... kitapevine yeni kitaplar gelicek.. yeni organizasyonun heyecanı ise cabası.ama bunları şimdi kenara itip hayatla biraz oyun oynamalıyım. dünyanın en güzel kokusuna doğru gidiyorum....


hayal kurmak güzel şey, hayal...

9 Ocak 2010 Cumartesi

tek bir gün! tek bir fotoğraf karesinden ibaret hayat bugün. konuşmak öyle kolay ki yazmak,yorum yapmak... yaşamadan bilebilmek ne kadar mümkün?mümkün değil anladım.. bende öyle konuşurum ki yaşamadan sonra da yaşarım bir bakmışım konuştuklarımın aksini yapmışım.herkesi kendi derdine mi saklamalı ne?hele bir de anlamak mümkün değilse!!amann yine beynimin kısa devreleri işte.



borçluyum doğmayan kızıma

borçluyum yaşanmamış anılara

borçluyum yaşlandığım zamana

sana geç kaldım hayata...
bu dörtlüğü yalancının resminden çaldım...bu replikleri bize kazandıran arkadaşlarıma duyduğum gururu da tüm blog alemiyle paylaşmak isterim.çok çalıştılar ve sonucu çok güzel oldu.

8 Ocak 2010 Cuma

cümle kurmak anlamsız bir noktada... gözler konuşuyor ya... bazen saçlar, bazen eller, bazen gülüşler.daha gerçek daha anlamlılar. konuşmuyorsalar peki? ne yapalım konuşmasınlar. sağar olmak, dilsiz olmak, kör olmak gibi belki. ama hayat da herkesi tamamlayamaz ki!
kalan parçalarla yetinmeyi bilmeli. zor ama imkansız değil bu... imkansız dediğiniz hiç bir şey imkansız değil -hayata kazık çakmak dışında- ee varlığımızın da süresinin olduğu bu dünyada..
salla gitsin arkadaş... sayılı gün çabuk geçer.

4 Ocak 2010 Pazartesi

bir güzel saçmalama

yetmedi ki yetmez
sen bekledikçe bitmez
takıl geçmişe daha çok takıl
önüne de hiç bakma
gözün açık körebe oyna
yarın bir gün de sakın ah vah edip durma
güneş dediğin batar
nehir dediğin akar
zaman dediğin zaten hep tıkır tıkır
bir de ummadık taş baş yarınca
bekle ki gecene ay doğsun
doğar doğmasına ama
aydınlatır mı o kadarını bilemem

2 Ocak 2010 Cumartesi

kendini koyduğun yerden indir... sana değil kurulmuş cümleler... sana uzattığım ele...
hayat! değerli olan sen değilsin... sana yüklediklerim... şımarık bir kız çocuğuyum bugün... beğenemedin mi? beğenme! sadece bil ki böyle olunca çekilirsin.

1 Ocak 2010 Cuma

2010

ŞİMDİ BLOG TARİHİ 2010U GÖSTERECEK ÖYLE Mİ?
zaman değişiyor değişmesine. ama bazı şeyler hep aynı...
2010a güzel girdim nefesini hissetmek istediğim nefeslerle merhaba dedim yeni yıla.
2009u da güzel kapattım. buraya kadar hep güzel. belki bundan sonrası da, bilemem.
akşam 9 sularında boş ankara sokaklarında yürürken ağladım. hemde bağıra bağıra.
bu da yılın ilk ağlaması, o kadar özgür ağladım ki- o kadar
çalan şarkı gönül'dü- fikret kızılok o söyledi ben ağladım. mutsuzluktan değil.
bu bir ihtiyaç belki bilmiyorum.
ağlayınca güçsüz mü olur insan?
yoksa ağladıkça güç mü kazanır?
gücüm azaldı farkındayım.
ama hiç güçsüz olma sansım olmadı.
hayatta sahip olamayacağınız tek şeydir belki güçsüz olmak.
gücünüz olmazsa yaşamınız da olmaz belki bunu da bilemiyorum.dedim ya güçsüz olma sansım olmadı.babam bu noktada devreye girerdi hep. o kadar kahramandı ki- o kadar
hayatta hiç bir erkeğin sahip olamayacağı yakışıklılıkta, iyilikte, kahramanlıkta... ve benim diyebildiğim tek erkek. başka hiç kardeşim yok. o benim tek kahramanım ben onun tek prensesi.
bugün arkadaşlarımla da konuştuk da sanırım ne biri benim kahramanım olmaya layık olucak ne de ben birinin prensesi olmaya layık! hayata dair umudum hep var da sanırım bir kahramana sahip olmak o kadar da kolay değil. ee elindeki tek kahramanı da hayat almışsa!!

GÜÇLÜ OLMAK ZORUNDASIN!

hoşgeldin 2010,,,,, hep hoş kal,,,,