11 Aralık 2010 Cumartesi
26 Kasım 2010 Cuma
4 Kasım 2010 Perşembe
30 Ağustos 2010 Pazartesi
uzun zamandan sonra yağmuru görüp sevinmek onun için. sanki duaya çıkmışız da kabul olmuş dualarımız telef olmayacak toprağımız.
balkona koştum karnımı soğuk demirlere dayayıp yüzümü uzattım gökyüzüne...hadi sonsuz atmosferinden bir damla da benim için düşür.tenimde hapsedip öyle devam edeyim geceme...
kalbim yaşamak istediği duyguların enerjisiyle çırpınıyor...bir o yana bir bu yana! özlemlerime özlemler ekleyince de dayanamıyor küçücük kalbim..o küçücük kalbim kan pompalamak kadar ehemmiyetli bir şekilde gerçekleştiriyor sevmeyi-en çok sevmeyi biliyor bazen de kızmayı.
ilk defa sıkıntılar arasına bir de yalnızlığı eklemedim.yalnız değilim bedenimi sarmış sıcacık kollar arasında muhafazalı yaşıyorum her şeyi.maddeden bağımsız ama yine de kuvvetli saran eller.ne güzel değil mi evet çok güzel
19 Ağustos 2010 Perşembe
hele ardından içini gösterdiğinde
yakan bir şeyler var içimi gözlerinde
ama öyle kötü değil
hani şöyle çok üşüyüp sonra sırtını sıcağa verirsin ya
öyle bir yanma
tatlı tatlı
ellerimi tutan ellerini de seviyorum kırılmasınlar bana
güven dolu onlar
koynuma alıp yatasım geliyor
ve biliyor musun bazen konuşuyorlar
korkma diyorlar
seni seviyorum diyorlar
çok güzelsin diyorlar
soluksuzlar ama konuşuyorlar ne mucize
haa bir de bir ışığın varya
onu da çok seviyorum ben
ardından gelesi geliyor insanın
sonra yakalayası geliyor ışığı
ama gölge yapmadan
kıyısından köşesinden
hep parlasın istiyorsun yaa uğruna yanaşıp sadece ömürlük dinleniyorsun
daha neler neler varda
zaman çok anlatırım elbet...
17 Ağustos 2010 Salı
nefes almama sebep olanların artık nefes almaktan vazgeçirtildikleri gün!
ve kendi başıma nefes almamın ilk günü.
söylenebilecek çok fazla şey yok!unutmadık videolarını bir kaç yıl daha paylaşır sonra mutlu mesut devam ederiz hayatlarımıza... ben unutmam tabiki benim gibiler de unutmaz!
tüm yaşananlar çok acı evet... ama daha acı olan bir şey var ders almamak.doğal afetlere müdahele edemiyeceğimiz gerçeğiyle yüzleşip yaşam alanlarımızı onlara en dayanıklı hale getirirsek belki de bir ümit küçük bir kız yalnız nefes almak zorunda kalmaz.ölüm denilen şeyin kader olduğunu düşünüyorsanız da emin olun bu şekilde olmasını istemezsiniz. en azından küçük bir veda! acıyı hafifletmeyecek ama küçük bir teskin sağlayacak ufacık da olsa gözlerle de olsa veda!
annemin mis kokusu babamın güven veren sıcaklığı ve sevgilimin aşkla şevkatle saran kollarıyla ben bugün inadına mutluyum... bir kaç damla yaşa rağmen!onlar hep benimle olacaklar.
15 Ağustos 2010 Pazar
seninle seni
sensizken seni
belki bir seni
bazen bensiz bir seni
tüm noktalama işaretlerinin ardından
inadına seninle başlayan cümleler
senli bir senle veyahut sensiz bir senle
gün gelip de rüzgar yağmur yerine getirince seni
evin tüm pencerelerini açık bırakıp
balkondaki çamaşırları da toplamadım
sen sen gece gece
hepsi kağıda sarılıp uyumayı bekler
sen ne güzelsin...
bu kağıdın üstünde hele
bembeyaz olan tüm kağıtlarla
seni dünyaya anlatmak mümkün olabilseydi eğer
nefes alacak bir kaç ağaç kalıncaya dek denemeye değer!
tüm dizeler aşka geldi bilemezsin
10 Ağustos 2010 Salı
2 Ağustos 2010 Pazartesi
29 Temmuz 2010 Perşembe
21 Temmuz 2010 Çarşamba
tüm şairler bülbül gibi şakıyorlar etrafta ve sanırım yaz geliyor aydınlığıyla ve sanırım sen geliyorsun ben ben sanıyorum seni bir anda.bilemedim, anlatamadım usta.
15 Temmuz 2010 Perşembe
13 Temmuz 2010 Salı
9 Temmuz 2010 Cuma
6 Temmuz 2010 Salı
uyumak için yoksaaaa
30 Haziran 2010 Çarşamba
29 Haziran 2010 Salı
son kez
gölgemden gölgen koptu
hem de çok derinden dertliyim
sesin yok tenin yok
sessizlik son kez
tüm o sevgilerimi geri ver bırak
yoruldum çok yolun açık olsun kimse geri dönmez
son kez
gölgemden gölgen koptu
hem de çok derinden dertliyim
sesin yok tenin yok
sessizlik son kez
herşey biter sen mi kaldın bir yalnız
herşey diner yeter ki sen zamanı ver
o sevgilerimi geri ver bırak
yoruldum çok yolun açık olsun
kimse geri dönmez
herşey biter sen mi kaldın bir yalnız
herşey diner yeter ki sen zamanı ver
bu şarkıyı hep büyük bir tutkuyla dinledim... söyleyenin tutkusuyla dinleyenin tutkusu!gerçekten her şey biter her şey diner.hayat denilen şey aslında ellerimizle harcayacağımız kadar kıymetsiz değil!hayat denilen şey üretmek üretmek üretmek ve sonra gurur duymak gibi bir şey!
26 Haziran 2010 Cumartesi
25 Haziran 2010 Cuma
24 Haziran 2010 Perşembe
19 Haziran 2010 Cumartesi
14 Haziran 2010 Pazartesi
içinde anı olmayan bir şehre gidip yürüsem hayal kursam hiç birşey çağrışım yapmasa gökyüzünün renginden kuşların seslerine kadar her şey bambaşka olsa.. başka bir ben başka bir hayat yaşasam bir kaç günlüğüne evet işte buna dahayal diyorum ben. siz bişi anlamadınız ben yazınca anladım ama yeterli amacım bu zaten;)
12 Haziran 2010 Cumartesi
yaz tatili...
bodrum bodrum bodrum bodrum
duygu biraz duygu
bütün isteğim buydu
biraz deniz biraz uyku
bütün isteğim buydu
bodrum bodrum bodrum bodrum
nasıl anlatsam nerden başlasam
kaç kişiydik o zaman
bak kaç kişi kaldı şimdi
bodrum bodrum bodrum bodrum
bir zamanlar aşık olmuştum
ama şimdi ismi neydi unuttum
bodrum bodrum
nasıl anlatsam nerden başlasam
kaç kşiydik o zaman
bak kaç kişi kaldı şimdi
bodrum bodrum bodrum bodrum...
MFÖ' sevgilerle..
11 Haziran 2010 Cuma
10 Haziran 2010 Perşembe
8 Haziran 2010 Salı
7 Haziran 2010 Pazartesi
5 Haziran 2010 Cumartesi
Sözlükler kusuyorum
Cümleler kuramazken dun
Bugün
Denize döktüm kendimi
Ucuza gitmeyeyim diye
Bugün
Sıyrıldım rollerimden
Mutluyum
Boğulurdum her sağanakta
Yüzmeyi ögrenmişim sanki
Bügun
Bir tuzağa kaptırmıştım kendimi
Ama eminim Tanrı var
Bugün
Bugün
Evimi yaktım
Kitapları attım
Yıkandım temizim artık
Bugün
Dün çok giyildim
Çok pot yaptım
Ütülüyüm jilet gibi
"Siz de mi dostlarım?" dedim
"Öyleyse düş, Sezar"
Sert bir pornoydu dün
3 Haziran 2010 Perşembe
31 Mayıs 2010 Pazartesi
israil mi evet yine
bu sabah haberleri gördüğümde gerçekten gözlerime inanamadım... 21. yüzyılda dünya yine vahşet dolu! imkanlar çoğaldıkça kötülüklerin boyutları artıyor. ama bugün anladım ki yine ateş düştüğü yeri yakıyor. dünyada savaş var arkadaşlar savaş... ve ben burayı dünyanın kötülükleriyle değil kendi saçma bulanıklığımla donatıyorum. gazze bu zamana kadar umurumda değildi de bir kaç vatandaşım öldü diye mi israili lanetlemeye başladım. günlerdir gazze silahla yatıp kalkıyor.biz farkındalıklarımızı yokedip yaşıyoruz.
30 Mayıs 2010 Pazar
26 Mayıs 2010 Çarşamba
24 Mayıs 2010 Pazartesi
23 Mayıs 2010 Pazar
hayat dudak bükmesin diye
21 Mayıs 2010 Cuma
Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldayım
Gidiyorum gündüz gece
Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece
Uykuda dahi yürüyom
Kalkmaya sebep arıyom
Gidenleri hep görüyom
Gidiyorum gündüz gece
Kırk dokuz yıl bu yollarda
Ovada dağda çöllerde
Düşmüşüm gurbet ellerde
Gidiyorum gündüz gece
Düşünülürse derince
Irak görünür görünce
Yol bir dakka miktarınca
Gidiyorum gündüz gece
Şaşar pia işbu hâle
Gâh ağlaya gâhi güle
Yetişmek için menzile
Gidiyorum gündüz gece
aşık veysel
13 Mayıs 2010 Perşembe
ortaya karışık
diyor şair
hadi ordan
o bilmiyor ki
herkes demek
hiç kimse demektir
nasıl oluyor da herkes oluyor bir insan
bir insan ya en sevindiren olur ya da en üzen
böyle olması için de sevilen olur
sevmek lazım ki nefret gelsin
gel git bu hayat
sular bir çekip gidiyorlar bir de uzanıyorlar üzerimize bir boy
neyi sorguluyorsun ki
kime soruyorsun sorularını
kendine bir cevap bul bakalım önce
soramazsın ki cevap veremezsin
bekle bekle bekle
bir bakmışsın ömür geçirmişsin
bir ömür harcıyoruz ki bu olağan
işimize gücümüze baksak oysa ki
hayat kendi kendini yaşasa
yapamıyoruz
zaman öyle hızlı akıyor ki
her gün biraz daha yiten ömrümüzü
eksik tamamlamak istiyoruz
yani ben işte ben böyle telaşla
tek bir sayfa olsun benim olan diye bir senaryo arıyorum
her şeyi yapmayı hakeden başrol kızı kıskanıp
figüranlıktan başrole geçmek için kafamı bir cama dayayıp hayal kuruyorum...
yaşlanmışım zamanım geçmiş farkedemiyorum
defol git hayatımdan
defol git hayatımdan
defol git hayatımdan
defol git hayatımdan
defol git hayatımdan
defol git hayatımdan
çık git
çık git
çık git
çık git
çık git
çık git
çık git
kurtar beni
kurtar beni
kurtar beni
kurtar beni
kurtar beni
kurtar beni
kurtar beni
off çok sıkıldım çok bunaldım çok daraldım çok yoruldum
tükendim
yaralandım
kaldıramıyorum
dayanamıyorum
çekemiyorum
gidemiyorum
kalamıyorum
kafama sıçayım oldu mu
9 Mayıs 2010 Pazar
şanslı ...
iyi kötü farketmez sadece bir son
istediğim basit bir son
yapamıyorum
günden güne bir yıldız misali ısınıyorum
alev alıp kayıcam
kırılgan kalbime sert bir kabuk sarıp dolaşmaktan bıktım
ben kırılganım anlasanıza
gücüm kadar kırılgan
sert görüntüm kadar yumuşak
...
beni iten eller biraz daha müsaade lütfen
bir son yazmaya çalışıyorum
kendime değil hayır hayır
ben güne böyle bir son için başlamıyorum
...
bir hırs ki bir renk ki bir koku ki dünyada tek koparamıyorum
bugün şimdilik nefret ettiğim bir gün... facebook, tv, mağaza hepsi kapansa anneler günü diye birşey olmasa. evet buna hiç üzülmezdim benim melek annem uyurken hayat durmalı.. ta ki ben melek anne olana kadar. daha fazla da yazamıcam sanırım. kime ne
4 Mayıs 2010 Salı
2 Mayıs 2010 Pazar
bitmeyen tükenmeyen bir devinim bu, kaybetmek tükenmek inadına tüketilmek hayatta,
büyüten olabilmek için büyümek zorundA olmak...büyücem diye inadına inadına acı çekmek...
hayat hep böyle sevdiklerimi koparıp kollarımdan ilerlemeye devam edecek belli ne ağlayacak takatim ne ayakta duracak gücüm var artık
dostlar uydururum hayali mutluyumdur bu yüzden
bir çiçek dürbününden insanlara bakarken
bir gün bir istasyon gördüm trenleri geçiken
yolcular ellerinde tek gidişlik bir bilet
henüz bilmeseler de hayat bundan ibaret
istasyon insanları burdalar tesadüfen
aynı rüyaları görüp ayrı yerlere giden
eskiden çok eskiden ben daha çok küçükken
henüz cennet kumsalı otopark olmamışken
mercanların arasında küçük balıklar vardı
en güzelleri el boyunda turuncu olanlardı
bir gün bir rüya gördüm o turuncu balık benmişim
büyümem beklenmeden afiyetle yenmişim
ruhidir benim adım bir sırrım var saklarım
ama görünce anlarsınız
yalnız dikkat acımayın
bu en çok acıtandır...
28 Nisan 2010 Çarşamba
şimdi kuşlar ötmeye başladı yeni bir günü neşeyle getirdiler...ama sesleri o kadar bed geliyor ki ve bugün hiç aydınlanmasın istiyorum.bugün yorgun bir gün, zor bir gün ,vakti gelen bir gün. sevgiden bahsetmişsem aldırmayın. insan sevdiği için değil bencilliği için düşünür yinede insanları. gidenlere asla üzülmez kendi yalnızlığına üzülür. yoksa karanlıktan gidene neden üzünülsün? bu kadar bencil miyim? olabildiğimin en iyisi bu mu yani? belki de...ben bugün acımasızım sadece kendime. ankaranın gidiş yoluna dokunmayıp dönüş yolunu bir güzel kapattım.tam da trafik artık rahat derken.. şimdi yine belediyeye iş çıktı koy dostum trafik lambaları...
baktım da başarısızlık listesini epey kabartmışım... şimdi mümkünse kulağının arkasında vızıldayan sineğe patlat bir tane eline bulaşan kanı-kendi kanın oluyor tabi o-yıkayacak bir musluk elbet bulunur. bulunmazsa da malum kan elbet kurur.amelelik yaptığın tiyatroya da bay bay demeyi dene mesela...sonra ders çalış... teknik olarak yapman gereken bu. çünkü kimse sana bedava diploma vermiyor...
yani ben şimdi neyden bahsediyorum ki!kime ne...
ben bu sefer biliyorum neden bahsettiğimi...
yani kısaca diyorum ki o kabine girmeden kıyafete o parayı vermiyeceksin... verdiysen de çürütme arkadaşım dolabında bırak başkaları giysin.
26 Nisan 2010 Pazartesi
hayat kağıt üstünde çok basit
gerçekler daha saydam
keşke diyorum keşke
hayat sadece kağıt üstünde oynanan bir oyun olsa.....
sevgili anne;
bunun sana yollayacağım bir mektup olmasını çok dilerdim.. ama sana değil kendime yazıyorum.küçükken ölene kadar oyun oynamak isteyeceğimi düşünürdüm ya gülerdin büyüyünce oynamak istemez insan derdin. anladım büyümüşüm ne oyunları seviyorum ne de dokunmaya kıyamadığım oyuncakları. hala çok sevimliler oysa. ama bir nokta daha koydum hayata böylece. bir bilinmezlikten daha kurtuldum.ne içinde öğüt yatan masalları seviyorum ne yalanları ne de oyunları. olduğum gibi olsam evet oyunlar oynamasak bi de... ağır geliyorum olduğum gibi başrol oyuncularıma.ama yinede noktaladım çünkü teşekkür etmeliyim oynamayanlara...
bu aralar seni neden bu kadar rahatsız ettiğimi anlamıyorum.. üzgünüm! bendeki ben hep sen olmak isteyip gölgen bile olamayınca seni sorgulamaya başlıyo.bendeki seni..sen nasılsın bilemem bendeki sen güzel o yetiyor. ve hayatı olanlarla değil bendeki halleriyle yaşamak güzel burada da nokta.
sevmek için de tek kişi yeterliymiş anladım.. yalnızlık diye birşey yok!hiç olmadı.. sen hiç gitmiyorsun çünkü diğerleri de... birbirimizden gidiyoruz çünkü ama canımı acıtanlar bile sevgilerinden hiç bir şey eksiltemiyorlar.. eksilen sadece benim ve onlardaki benler... ve tüm sorularımıza cevap bulduğumuza göre iyi uykular annecim yarın çok güzel bir gün. üstelik ankara güneşli!
23 Nisan 2010 Cuma
ömrünün kısalığı...
ömrünün kısalığı...
güzelliğinin yanında konusu bile geçmedi
şimdi kelebeksin sen
uçarsın
tek bir günde
ama senin günün
özgür olduğun
ve bu dünyanın en güzel kokan çiçeklerine kavuştuğun tek bir gün
mutlu bir tek gün yani
mutsuz tek günlerin yanındaaa
ben yazarım bakma sen
anlamazsın,
ama yinede uç,
neden uçtuğunu bilmesen de
ben öyle yapıyorum
15 Nisan 2010 Perşembe
giderken
artık alıcı da yoruldu satıcı da
oysa ki bilinir kalp 300 gr bişidir
bu nasıl bir satıcı ki bir iki gr mı konu edinir.
üç nokta değil bundan sonrası nokta.
yazmaya değer şeylere dek bloga elveda ve günlüğe ve biriken tüm kelimelere.
çünkü ben yorgun parmaklarım yorgun
ben karışık parmaklarım dolaşık
ben gidiyorum
bavulum ağır ama taşıyorum sorun değil
bu gidişin bir dönüşü vardır
ama dönüşü olmayan yollarım var
şimdi yalnızca virgül
noktalı virgül oluncaya dek
o da yalnız kalacak
cümleler virgülle bitmez diyenlere inat
bu bu cümlelerin sonu olacak ,
11 Nisan 2010 Pazar
10 Nisan 2010 Cumartesi
hissettim
6 Nisan 2010 Salı
5 Nisan 2010 Pazartesi
olmayanda olanada...
31 Mart 2010 Çarşamba
annem sana gelsin
28 Mart 2010 Pazar
artık melek değilim
zaman düşer ellerimden yere...
26 Mart 2010 Cuma
içime bir huzursuzluk çöktü... bazen bilmiyor olmanın en büyük nimet olduğunu düşünüyorum. evet saçma ama bu düşünmemi engellemiyor.şimdi ne desem ne desem??? bilemiyorum:( diyecek de bir şey yok zaten.
23 Mart 2010 Salı
bensiz sessiz hissiz
inanmak kötü değil. sadece bazen teslim olmak zor. ellerim havada! teslim oldum oyuncularıma. tüm yazıp çizdiklerimden sonra yetki artık onlarda. bir şeyler yapmak istiyorum ,yeri geliyor oyunu yarıda kesip haykırasım geliyor.tüm alışılagelmişlikten uzakta. ama ya sonrası,,, sonrası! artık tercih edilmeyen bir yönetmen oluyorsun.
bir gitmek var içimde bir kaçmak var. gel de kaç! cesaretin varsa ellerinle ördüğün tuğlaları birer birer yık. dayanamıyorsun kıyamıyorsun. kıymak istiyorum yıkmak istiyorum. ama bir yandan da ördüğüm duvarlardan da mutluyum. ola ki bir gün o duvara üç tane daha eklenir... sonra bir de çatı. olmaz mı? belki de olur? bir bakmışım yıkmaya çalıştığım duvarlar bana yuva olmuş. işte bu yuvayı kurana da umut diyoruz kısaca.
bugün batunun anneciği de fal baktı da önüm de açıkmış=) bu da umutları besler.ama acıyorum içimde ziyan olanlara ziyan olan bir ben'e... kıyamam kendime.bıraktım her şeyi kendi haline ben ziyan olayım olsun ama bendekiler hep böyle kalsınlar. saf, iyi, güzel.
daha fazla cümle kurmak gereksiz, sebepsiz, bensiz...
17 Mart 2010 Çarşamba
sesimi duyan var mı?
bugün konumuz depremdi...