16 Aralık 2009 Çarşamba

ayyhhhhhhhhhhhhhh

kaçmak istiyorum buradan kaçmak, kendi içime sığmıyorum. saat 4 oldu uyku gezmekten dönmedi hala. şu an özgür olsam ayaklarım çıplak koşsam dışarda. donsam bi güzel...ama yinede koşmaya dair bir çabam olsa. kaçabilir miyim kendimden!kaçamam biliyorum...kaçsam nereye gidicem ki bunaldığım yerle mutlu olduğum yer de aynı değil mi?
at gözlükleri ve aynı konuşmalar sıktı artık. gereksiz tartışmalar, saçma sapan iç acıları, gayesiz iç dökmeler, beklemeler ve kaf dağına gitmek için bilet arama çabası... geçmişe sünger çek dedi babanem her zaman. iyi bakalım çekelim, ama geçmişini bilmeyenin geleceği olmaz derler o ne olacak??? hayat hayal ettiğimiz biçimde şekillenmiyo ne yazık ki. daima huzuru hayal ettim ve yalansız sevgileri. ama sanırım bu dünyada var olması en zor şey huzur ve de yalansız bir sevgi!
şu an öyle hırslıyım ki en sevdiğim çikolatayı dahi sevmiyorum.ben onu seviyorum o ne yapıyo kiloooo... işte tüm sevgiler bu kadar basit sen seviyosun onun karşılığı koca bir kilo!!!

1 yorum:

Seascorpiot dedi ki...

Eskiden bedenler ruhun bineğiydi.Ruhu beden taşırdı;ruh kanaatkardı azada, varada, yokada ,çokada tama ederdi ve herkes mutlu yaşardı!Gün oldu ''Devran'' döndü,artık ruh bedenin bineği oldu.
Heva,heves,istek,dilek bezen şart,zorunluluk,gereklilik belkide mecburiyet;ceset kamçıyı şaklatdıkça ruh nefes nefese kaldı ama ceset asla doymadı ve doymayacaktı.Mide önce beyni öğüttü ardından kalbi,beden(ceset) kendini yedi bitirdi.

Acaba bu itiş kakış kovalayış nedendi?
Peki azmettiren kimdi?
Ya sevk,idare bunlar kimdeydi?

Bakışlar neden bulandı???
Neye malik olamamak,hangi meliklere kafa tutamamak?
Sahi azametli olma saiki kaç kişinin acziyetiydi?