31 Aralık 2009 Perşembe

tirad

bugün ustaca hazırlanmış bir tiradı gülerek izledim.. tebrikler üstadım siz harika bir oyuncusunuz ama bende harika bir izleyiciyim. siz izlenmeye layık bir gösteri yapıyorsunuz. biliyorum hayatta s,z,n gibilerden çok var bende nasıl mücadele edeceğimi öğreniyorum.oynama sırası bende bakalım ben nasıl bir oyuncuyum.

21 Aralık 2009 Pazartesi

-size ankarayı anlattım mı bayım?
-evet anlatmadım biliyorum. orayı anlatmak hep pek bir zor oldu.oraya ilk vardığımda pek bir sıcaktı hava, evet sıcak.

20 Aralık 2009 Pazar

kim söyleyebilir ki sevmediğimi
nefret ettiklerime bile duyulmuş sevgi var vakti zamanında
sinir gözlerime takılan bir kanca gibi
ve kanca uykumu çalan bir hırsız
hırsızı içeri alan yine ben
o da sevgiden işte
üşümesin diye hırsız
kapı hep ardına kadar açık
umut ederim hep
belki açık kapıdan bir gün
hırsız değil de noel baba girer
noel baba!
sizin oralarda dilek ağacı yoktur bilirim
ama bizim buralarda da şömine pek az
olur da uğrarsan bizim diyarlara hediyelerini ağaçlara as

19 Aralık 2009 Cumartesi

ne gerek vardı

ne gerek vardı ki zaten bu kadar yorgun ve halsiz bir haldeyken tüm hücrelere yerleşip felç edecek müzik dinlemeye!öyle derinlere uzaklara daldım, duygulandım falan. ne fena! yarın sanırım son kez düğün ya da davulu oynayacağız. sonra elimi eteğimi çekeceğim etraftan.artık kitap okumak ve emek verdiğim şeylerden zevk almak istiyorum.yazacak bir sürü şey vardı içimde ama sanırım bu sefer pek de paylaşmak istemiyorum.benim bu her daim karamsar yazılarımı okuyanlar sanmasın ki ben mutsuz ve karamsar bir kızım. ben umutlu mutlu ama had safhada duygusal bir kızım. ani ruh değişiklikleri işte. gerçekten yazamıcam anladım.her neyse,neyse,neyse,keşke-ünlem virgül noktalı virgül ama nokta yok- beni yazdıran da bu

16 Aralık 2009 Çarşamba

ayyhhhhhhhhhhhhhh

kaçmak istiyorum buradan kaçmak, kendi içime sığmıyorum. saat 4 oldu uyku gezmekten dönmedi hala. şu an özgür olsam ayaklarım çıplak koşsam dışarda. donsam bi güzel...ama yinede koşmaya dair bir çabam olsa. kaçabilir miyim kendimden!kaçamam biliyorum...kaçsam nereye gidicem ki bunaldığım yerle mutlu olduğum yer de aynı değil mi?
at gözlükleri ve aynı konuşmalar sıktı artık. gereksiz tartışmalar, saçma sapan iç acıları, gayesiz iç dökmeler, beklemeler ve kaf dağına gitmek için bilet arama çabası... geçmişe sünger çek dedi babanem her zaman. iyi bakalım çekelim, ama geçmişini bilmeyenin geleceği olmaz derler o ne olacak??? hayat hayal ettiğimiz biçimde şekillenmiyo ne yazık ki. daima huzuru hayal ettim ve yalansız sevgileri. ama sanırım bu dünyada var olması en zor şey huzur ve de yalansız bir sevgi!
şu an öyle hırslıyım ki en sevdiğim çikolatayı dahi sevmiyorum.ben onu seviyorum o ne yapıyo kiloooo... işte tüm sevgiler bu kadar basit sen seviyosun onun karşılığı koca bir kilo!!!

15 Aralık 2009 Salı

A'dan B'ye giden insanların hayatları....
yalancının resminin repliği. düşündürdü beni anlatmak gerekli dedirtti. A'dan B'ye mi gidiyor yani insanlar. Ben düz bir yolda ilerlediğimi sanmıyorum ama aslına bakılırsa A'dan geldim A'ya gidiyorum.Enteresan, geldiği ve gittiği bir şekilde belli olan insanoğlunun içine atılmış olduğu büyük mücadele kervanı.
yol tek değil onlarca yol var b'ye ulaşan seçip birini ya da bir kaçını devam ediyorsun yola. Duraklar oluyor bazen. Ben de bir duraktayım şimdi ama isteyerek durmadım motor su kaynattı istop ettim.sorunu halleder halletmez yola devam etmeyi planlıyorum ama arıza tahmin ettiğimden daha büyük.
insan ilk durağı olan anne kucağından kurtulduğu ve kutu kutu pense oynamayı bıraktığı zamandan itibaren dur kalk yapıp ilerlemeye başlıyor. ders en büyük derdi olurken gün geliyor da dersin en tatlı uğraşı olduğunu anlıyor. ihanetle karşılaşıyor. ihaneti aynaya bakınca görüyor en çok. kendi acıttığı kadar kimse acıtamıyor ve de en büyük ihaneti kendisine yapıyor. çünkü en çok tutulmayan söz insanın kendine verdiği sözler oluyor.
şimdi kendime sözler vermeliyim ama tutamayacağım sözler vermekten ve kendime ettiğim kötülüklere kötülük katmaktan korkuyorum.ama bu korku sözleriyle bana ihanet eden insanların yarattığı korkunun yanında bir hiç söylemeden edemicem.
ağlatma ağlamak bana ağlatmak sana yakışmıyor. ama ben hep ağlamakta sen de hep ağlatmaktasın.

14 Aralık 2009 Pazartesi

bana bana hep bana

ayrılıklar hep bana

gidenlerin ardından

baka kalmak hep bana

-fikret kızılok


küçük bir kız çocuğu olarak kalmaktı ek hayalim... büyüdüm!herkese, her şeye, kendime inat büyüdüm. belki veda etmek en güzeli olurdu küçük bir kız çocuğu olarak.Ama olmadı! ben bir şeylere değil de bir şeyler bana veda etti.

gitmesin istiyorum bu yüzden, bitmesin, terk etmesin, kırılmasın.

beklemek yordu, düşünmek ve de en çok haksızlık. ve kelimeler de terk-i diyarda çok yazık. haykırmak istiyorum- bu defa içimden değil dışımdan da ama duyan olmayacak biliyorum.
dalgalarım bile öyle sessiz sedasız vuruyor ki kıyıya...kıyıdakiler fark edemiyorlar tehlike saçan dalgaları....


12 Aralık 2009 Cumartesi

sıkışıp kaldım...

özlenmez nedense yakın geçmiş!
çünkü sanar ki insan her günü aynı
ama gün gelip de anlar
onun aynı ritimde her saniye aldığı nefes bile ne kadar tatlı
yaşam bir nefesten ibaret
ve yanında bir nefes hissetme çabası yaşamın amacı...
ne saçma ama.
hepimiz yalnız gelmiştik oysa


gerçekten sıkışıp kaldım.adım atacak bir milim dahi mevcut değil!
ama yapacaklarım var...
sıkıştığım yerde zor olacak ama olsun zaten zor nerde ben orda.
adalet komedyasına dönüştü hayat. komediyi hiç sevmem! hem kaba hem yalan..hem de çok başarısızım komedi konusunda.hem oynuyoruz hem gülüyoruz bu aralar. komedyenlerimizin hevesini kırmak istemeyiz elbette. ama adalet komedyası yerine egolar komedyasını oynasak?baya eğlenirdim.

11 Aralık 2009 Cuma

THE BEATLES

hayranım the beatles'a ingilizcem her dediğini anlayacak kadar harika değil!!
ama şarkılarındaki kadınlara rüyalara hayallere imreniyorum bazen.

10 Aralık 2009 Perşembe

yazıp siliyorum sürekli! ne diyebilirim ki? dediklerimin ne gibi bir faydası olacak. yorumsuz kaldım hayata. ama sabır göstermekten de bıktım artık. her şey koskoca bi soru işareti ????????????
birilerini gırtlaklıyacağım az kaldı.

***********

bugün atölyede matkap, zımba, tahta işine girdikten sonra kızlarla kahve içmeye gittik. sonra iremden güzel bir kahve falı. birileri beni seviyormuşmuşmuş ama söylemekten çekiniyormuşşşş
aaa ne alaka kardeşim ben canavar mıyım melek gibi kızım :P sevgiye sonsuz saygım var gel söyle-hehehe.. şaka bir yana irem yine döktürdü o karartılarda nasıl görüyo onları bilemem ama süper anlattı yani olan biteni...

2 Aralık 2009 Çarşamba

başlangıcı ya da sonu yok bir şeylerin...hafızam kopuk filmlerle dolu hatırlayamıyorum...anlam katmaya çalışmaktan yoruldum hayata! geldiği gibi yaşamak daha katlanılabilir bazen. düşünmüyorum ya da düşünüyorum da irdelemiyorum çok fazla.ne demeye çalıştığını bilmiyorum, hiç bir şey demek istemiyor da olabilir tabi..bazen derin bakışların anlamları da olmayabilir!
her şey çok sıradanlaştı ve ağladıklarıma gülüyorum.'ağlamakla gülmek' ağlamak sadece acı ve gülmekte sadece neşe değil anladım. çünkü ağlancak şeylere gülüyor, güleceklerimeyse ağlıyorum. bu da bir şey tabi...artık üç maymunu oynama zamanı 'görmedim-duymadım-bilmiyorum' yoksa her şey zor ve kötü olacak çünkü benim bildiklerim sana bohça toplatır!!!!
sen diye parmakla gösteriyorum bak SENNNNNN!