13 Eylül 2009 Pazar

bir umut!
belki de kelimelerim henüz tükenmemiştir.

noktayla başlayan cümleler
virgülle biten cümleler
üç noktalı paragtaflar
ünlemli öyküler


bana ait benim gibi bişeyler, derinlerde bi yerlerdee anlamsız anlamlı saçma kırık kırıcı aptal güzel seksi çirkin boş dolu tam tamamlanamayan özgüvenli bazen güvensiz kıyısı köşesi boyalı ama çoğu cilasız maskeler.

kış mı geliyor ne! şimdi dışarıda ışıltılı bir yağmur ve mis gibi doğa kokusu var. hiç bir parfümün elde edemeyeceği bir güzelllik ve saflık abidesi.. insanın doğasının kokusu çamur. içimizde bi yerlerde hasret duyduğumuz ve sonunda kavuşturulduğumuz koku...

adapazarındayım.
hiç bir şehir böyle hissettiremez yağmur kokusunu gün ışımak üzere şimdi burası hem alacakaranlık hem toprak hem kış hem de memleket kokuyor. güzel bir mahallemiz var müstakil evler.. bu mahallede oyunlarım gizli bi tek benim de değil annemin oyunları da. her bir ev bir ayna misali anılar anılar anılar. ve komşu teyzeler var şimdi komşu amcalar çoktan göçtü gitti. erkek daha güçlüdür yaa işte o güç göçüp götürür sanırm komşu amcaları. balkonda komşu teyzeler bildim bileli gözleri yaşlı. insanoğlu işte ağlarken gözü yaşlı gülerken gözü yaşlı.

bakıyorum şimdi sokağa turuncu bisikletim arkadaşlarım saklambaçım kumdan evlerim ve başedilemez haylazlıklarım hepsi orada. unutmak yok anladım ben nereye onlar oraya... bugün attım kendimi sokaklara sonra yağmur yağdı bardaktan boşalırcasına herkes hızlandırdı adımlarını ben yavaşlattım.. kaldırdım başımı göğe ıslandım da ıslandım karanlık yağmur ve ben iyi bi ikiliydik bugün. ve yağmurla içimden de bir şeyleri akıttım. arkamı döndüm geriye hiç bakmadım. GÜLÜMSEDİM. bu iyi birşey...


şimdi düşünüyorum da yazdıkça yazıyorum sonra kim okur ki diyorum ve boşvermişlikle devam ediyorum.

ANKARA ANKARA

ayrılık hepsi içimde kora dönüştü bi şehri özlemek hem de içinde denizi ılık bir son

özlem baharı olmayan bir şehri.. ama özledim işte içime işleyen rüzgarını sevdikle

yalnızlık rimi sevenlerimi kahkalarımı yorgunluklarımı parlayan gözleri özledim..

dostluk ve özgürlüğümü özledim. düşünmeden hesap yapmadan yargılanmadan

nefes hafif kırgınlıklarımla bile olsa NEFES ALMAYI özledim...


ne kadar karışık olduğumu ben de yazınca anladım!

5 Eylül 2009 Cumartesi

ne yazacağımı bilmez bir şekilde açtım blogu...önlenemez bi yazma isteği belki! hatta saçmalamak istiyorum azıcık da. noktalamaya dikkat etmemek hata yapmak düşük cümleler kurmak istiyorum
bunun sebebini sorgulamaya gerek yok çünkü cevabını çok iyi biliyorum ÖZGÜRÜM...kimse hesap soramaz kelimelerime neden bunları yazdın diyemez bu kelimelerin sahibi benim hepsi benim ruhumdan kalbimden sorgusuzca çıkan döküntüler.. benden birer parça!
özgür olmak neden zor bu hayatta
kendi hayatınızı mı yaşıyorsunuz yoksa size uygun görülen hayatı mı bu soruyu sormalı insan kendine ben insanlara beni yönetiyosunuz taklidi yapıp kendi yoluma bakmaya çalışıyorum. şu hayatta inatçı olacaksın kendin çalıp kendin söylemeyi bileceksin. en önemliside acıya dayanıklı olmak! hayata tek kişi geldik ve tek gidişlik bir bilet var elimizde farkında olmask da tek kişilik bir yolculuk elimizde
böyle şimdi 60 yaşına gelmiş görmüş geçirmiş birinin cümlelerine benzedi belki ama dedim yaa özgürüm bugün saçmalamak ise benim ödülümm.

2 Eylül 2009 Çarşamba

söz uçarr, yazı kalırmış.. deyimler kalıplaşmış sözler hepsi iyi güzel de sözün uçtuğu gibi bir gerçeği kabul edemiyorum. bazı sözler vardır kii kalbin taa derinlerine gider içten içe kemirir de kemirir ve hafızanın en aydınlık köşesine yerleşir unutmak istese de insan unutamaz. ee tabi burda yeni bir deyim geliyo insanın aklına atılan ok geri alınmaz! kelimelerin bu kadar yaraladığı şu upuzun gelen ama aslında kısacık olan hayatta iki düşünüp bir söyleyelim bari derim ben...
içim çok kalabalık ben yalnızım insan monotonluktan sıkılır ama alışkanlıkların da vazgeçmek istemez nedense hep geleceği hayal edip eskiyi özler... ben merak ediyorum insan ne zman mutlu olmayı başarır ya da belki başaramadan ölür hayal etmenin sınırı yok ama umudu olmayan da hayal kuramaz insan hayal kuramazsa mutlu olamaz
umudu olmayanın hedefi de olamaz

uyumak istiyorum
uyumak ve uyanmamak bir daha
ya da belki güzel bir güne merhaba demek istiyordur gözlerim!
cem karacadan sen de başını alıp gitme ne olur dinlediniz mi?
o nasıl bir şarkı öyle..
ben suyumu kazandım da içtim
ekmeğimi böldüm de yedim
alkışı duydum
ihaneti gördüm
sesim de oldu sessizliğimi de
seviştiğim de oldu benim
sen de başını alıp gitme ne olur
hayatta hiç bir şeyim az olmadı senin kadar
ve hiç bişeyi istemedim seni istediğim kadar
sende başını alıp gitme ne olur...