31 Aralık 2009 Perşembe

tirad

bugün ustaca hazırlanmış bir tiradı gülerek izledim.. tebrikler üstadım siz harika bir oyuncusunuz ama bende harika bir izleyiciyim. siz izlenmeye layık bir gösteri yapıyorsunuz. biliyorum hayatta s,z,n gibilerden çok var bende nasıl mücadele edeceğimi öğreniyorum.oynama sırası bende bakalım ben nasıl bir oyuncuyum.

21 Aralık 2009 Pazartesi

-size ankarayı anlattım mı bayım?
-evet anlatmadım biliyorum. orayı anlatmak hep pek bir zor oldu.oraya ilk vardığımda pek bir sıcaktı hava, evet sıcak.

20 Aralık 2009 Pazar

kim söyleyebilir ki sevmediğimi
nefret ettiklerime bile duyulmuş sevgi var vakti zamanında
sinir gözlerime takılan bir kanca gibi
ve kanca uykumu çalan bir hırsız
hırsızı içeri alan yine ben
o da sevgiden işte
üşümesin diye hırsız
kapı hep ardına kadar açık
umut ederim hep
belki açık kapıdan bir gün
hırsız değil de noel baba girer
noel baba!
sizin oralarda dilek ağacı yoktur bilirim
ama bizim buralarda da şömine pek az
olur da uğrarsan bizim diyarlara hediyelerini ağaçlara as

19 Aralık 2009 Cumartesi

ne gerek vardı

ne gerek vardı ki zaten bu kadar yorgun ve halsiz bir haldeyken tüm hücrelere yerleşip felç edecek müzik dinlemeye!öyle derinlere uzaklara daldım, duygulandım falan. ne fena! yarın sanırım son kez düğün ya da davulu oynayacağız. sonra elimi eteğimi çekeceğim etraftan.artık kitap okumak ve emek verdiğim şeylerden zevk almak istiyorum.yazacak bir sürü şey vardı içimde ama sanırım bu sefer pek de paylaşmak istemiyorum.benim bu her daim karamsar yazılarımı okuyanlar sanmasın ki ben mutsuz ve karamsar bir kızım. ben umutlu mutlu ama had safhada duygusal bir kızım. ani ruh değişiklikleri işte. gerçekten yazamıcam anladım.her neyse,neyse,neyse,keşke-ünlem virgül noktalı virgül ama nokta yok- beni yazdıran da bu

16 Aralık 2009 Çarşamba

ayyhhhhhhhhhhhhhh

kaçmak istiyorum buradan kaçmak, kendi içime sığmıyorum. saat 4 oldu uyku gezmekten dönmedi hala. şu an özgür olsam ayaklarım çıplak koşsam dışarda. donsam bi güzel...ama yinede koşmaya dair bir çabam olsa. kaçabilir miyim kendimden!kaçamam biliyorum...kaçsam nereye gidicem ki bunaldığım yerle mutlu olduğum yer de aynı değil mi?
at gözlükleri ve aynı konuşmalar sıktı artık. gereksiz tartışmalar, saçma sapan iç acıları, gayesiz iç dökmeler, beklemeler ve kaf dağına gitmek için bilet arama çabası... geçmişe sünger çek dedi babanem her zaman. iyi bakalım çekelim, ama geçmişini bilmeyenin geleceği olmaz derler o ne olacak??? hayat hayal ettiğimiz biçimde şekillenmiyo ne yazık ki. daima huzuru hayal ettim ve yalansız sevgileri. ama sanırım bu dünyada var olması en zor şey huzur ve de yalansız bir sevgi!
şu an öyle hırslıyım ki en sevdiğim çikolatayı dahi sevmiyorum.ben onu seviyorum o ne yapıyo kiloooo... işte tüm sevgiler bu kadar basit sen seviyosun onun karşılığı koca bir kilo!!!

15 Aralık 2009 Salı

A'dan B'ye giden insanların hayatları....
yalancının resminin repliği. düşündürdü beni anlatmak gerekli dedirtti. A'dan B'ye mi gidiyor yani insanlar. Ben düz bir yolda ilerlediğimi sanmıyorum ama aslına bakılırsa A'dan geldim A'ya gidiyorum.Enteresan, geldiği ve gittiği bir şekilde belli olan insanoğlunun içine atılmış olduğu büyük mücadele kervanı.
yol tek değil onlarca yol var b'ye ulaşan seçip birini ya da bir kaçını devam ediyorsun yola. Duraklar oluyor bazen. Ben de bir duraktayım şimdi ama isteyerek durmadım motor su kaynattı istop ettim.sorunu halleder halletmez yola devam etmeyi planlıyorum ama arıza tahmin ettiğimden daha büyük.
insan ilk durağı olan anne kucağından kurtulduğu ve kutu kutu pense oynamayı bıraktığı zamandan itibaren dur kalk yapıp ilerlemeye başlıyor. ders en büyük derdi olurken gün geliyor da dersin en tatlı uğraşı olduğunu anlıyor. ihanetle karşılaşıyor. ihaneti aynaya bakınca görüyor en çok. kendi acıttığı kadar kimse acıtamıyor ve de en büyük ihaneti kendisine yapıyor. çünkü en çok tutulmayan söz insanın kendine verdiği sözler oluyor.
şimdi kendime sözler vermeliyim ama tutamayacağım sözler vermekten ve kendime ettiğim kötülüklere kötülük katmaktan korkuyorum.ama bu korku sözleriyle bana ihanet eden insanların yarattığı korkunun yanında bir hiç söylemeden edemicem.
ağlatma ağlamak bana ağlatmak sana yakışmıyor. ama ben hep ağlamakta sen de hep ağlatmaktasın.

14 Aralık 2009 Pazartesi

bana bana hep bana

ayrılıklar hep bana

gidenlerin ardından

baka kalmak hep bana

-fikret kızılok


küçük bir kız çocuğu olarak kalmaktı ek hayalim... büyüdüm!herkese, her şeye, kendime inat büyüdüm. belki veda etmek en güzeli olurdu küçük bir kız çocuğu olarak.Ama olmadı! ben bir şeylere değil de bir şeyler bana veda etti.

gitmesin istiyorum bu yüzden, bitmesin, terk etmesin, kırılmasın.

beklemek yordu, düşünmek ve de en çok haksızlık. ve kelimeler de terk-i diyarda çok yazık. haykırmak istiyorum- bu defa içimden değil dışımdan da ama duyan olmayacak biliyorum.
dalgalarım bile öyle sessiz sedasız vuruyor ki kıyıya...kıyıdakiler fark edemiyorlar tehlike saçan dalgaları....


12 Aralık 2009 Cumartesi

sıkışıp kaldım...

özlenmez nedense yakın geçmiş!
çünkü sanar ki insan her günü aynı
ama gün gelip de anlar
onun aynı ritimde her saniye aldığı nefes bile ne kadar tatlı
yaşam bir nefesten ibaret
ve yanında bir nefes hissetme çabası yaşamın amacı...
ne saçma ama.
hepimiz yalnız gelmiştik oysa


gerçekten sıkışıp kaldım.adım atacak bir milim dahi mevcut değil!
ama yapacaklarım var...
sıkıştığım yerde zor olacak ama olsun zaten zor nerde ben orda.
adalet komedyasına dönüştü hayat. komediyi hiç sevmem! hem kaba hem yalan..hem de çok başarısızım komedi konusunda.hem oynuyoruz hem gülüyoruz bu aralar. komedyenlerimizin hevesini kırmak istemeyiz elbette. ama adalet komedyası yerine egolar komedyasını oynasak?baya eğlenirdim.

11 Aralık 2009 Cuma

THE BEATLES

hayranım the beatles'a ingilizcem her dediğini anlayacak kadar harika değil!!
ama şarkılarındaki kadınlara rüyalara hayallere imreniyorum bazen.

10 Aralık 2009 Perşembe

yazıp siliyorum sürekli! ne diyebilirim ki? dediklerimin ne gibi bir faydası olacak. yorumsuz kaldım hayata. ama sabır göstermekten de bıktım artık. her şey koskoca bi soru işareti ????????????
birilerini gırtlaklıyacağım az kaldı.

***********

bugün atölyede matkap, zımba, tahta işine girdikten sonra kızlarla kahve içmeye gittik. sonra iremden güzel bir kahve falı. birileri beni seviyormuşmuşmuş ama söylemekten çekiniyormuşşşş
aaa ne alaka kardeşim ben canavar mıyım melek gibi kızım :P sevgiye sonsuz saygım var gel söyle-hehehe.. şaka bir yana irem yine döktürdü o karartılarda nasıl görüyo onları bilemem ama süper anlattı yani olan biteni...

2 Aralık 2009 Çarşamba

başlangıcı ya da sonu yok bir şeylerin...hafızam kopuk filmlerle dolu hatırlayamıyorum...anlam katmaya çalışmaktan yoruldum hayata! geldiği gibi yaşamak daha katlanılabilir bazen. düşünmüyorum ya da düşünüyorum da irdelemiyorum çok fazla.ne demeye çalıştığını bilmiyorum, hiç bir şey demek istemiyor da olabilir tabi..bazen derin bakışların anlamları da olmayabilir!
her şey çok sıradanlaştı ve ağladıklarıma gülüyorum.'ağlamakla gülmek' ağlamak sadece acı ve gülmekte sadece neşe değil anladım. çünkü ağlancak şeylere gülüyor, güleceklerimeyse ağlıyorum. bu da bir şey tabi...artık üç maymunu oynama zamanı 'görmedim-duymadım-bilmiyorum' yoksa her şey zor ve kötü olacak çünkü benim bildiklerim sana bohça toplatır!!!!
sen diye parmakla gösteriyorum bak SENNNNNN!

28 Kasım 2009 Cumartesi

tema: sen geriye dönünce

acılar bumerang gibi... ben attıkça geri geliyorlar... ama en azınadan hayat'a anlatacak güzel hikayelerim var!evet ona anlatabileceğim kadar anlamlı ve güzel-acıtıcı olsada-
kimseyi kırmak istemiyorum ama nereye kadar devam eder bilemiyorum.tatilin teması sen geriye dönünceydi gerçekten ama dönmek! bakalım ben ne düşünüyorum! ama bunun ne zaman önemi oldu ki. hiç bir şey değişmiyor değişmeyecek de...

değişmeyecek işte yaaa.

26 Kasım 2009 Perşembe

23 Kasım 2009 Pazartesi

küçük insanlar kendini büyük göstermeye çok uğraştı
küçük insanlar değerli şeyleri koz olarak kullandı
küçük insanlar kendini öyle beğendi ki kendini inandırdığı gibi güzel olduğuna başkalarını da inandırdı halbuki huyları güzel olamayacak kadar alçakçaydı
küçük insanlar ulustan kendilerine çok şirin maskeler satın aldılar
küçük insanlar aldıkları maskeleri takabilme yeteneğinden bile çok uzaktı
küçük insanlarla uğraşmak pek kolay olmamalıydı
çünkü sinek küçüktü ama mide bulandırırdı

hadi birde burdan yak!
yazmakla tükenmezdi kelimeler
ve tükenmezdi paylaştıkça sevgi
yeni bir insan diğerini daha az sevdirmez
yenisi eskisinin yerine geçemezdi
paylaştıkça azalmazdı acılar
ama paylaştıkça daha katlanılır hale gelirdi sanki
insan sonsuz dinleme gücüne sahipti aslında
ve aslında insan sır tutabilirdi
bişiler yapılabilirdi yaa zor değildi hayata karşı durmak
çıkarı olmayan tek yol boşluktu ve hiçlik
ve yalnızlık belkide en başedilemez şeydi hayatta

22 Kasım 2009 Pazar

asla ben olmadı ya da sen birileri vardı birileri birileri oldu bizde birileri... kim olduklarını bile bilmediğimiz farklı kimlikler... üzerimize giydirilmeye çalışılan hayat serüvenleri... birileri vardı birileri yoktu! birileri geldi geçti dünyadan bir ya da bir kaç iz bırakamadan!birileri yüzünden acıdı canımız birileri için ben olamadık biz olduk... kırlangıç sürüsü birileri! üstelik sürünün başında da yok birileri... sadece birileri birilerinin peşinden bir bir gitti

21 Kasım 2009 Cumartesi

GÖLGELER

gölgeler var!anlamlı gölgeler... yüzümde yaşların gölgeleri, yerde benliğimin, camda insan gözlerinin gölgeleri... bazen gölgelerden, bazen yansımalardan anlaşan ruhlar var... ruhların kılıfı insanlar...
nefesteydik dün gece! kahkaları yankılanıyordu insanların... bu kadar mutlular mı gerçekten diye düşündüm! bazıları mutluluk maskelerini takmış olmalıydı evden çıkarken, bazıları gerçekten mutlulukla doyurmuş olmalıydı karnını ne güzel... ben de mutluydum aslında, mutluydum ama ne bileyim işte, her girdiğim yeri gözlemlemekten alamıyorum kendimi...insanları anlamak ne zor ne karmaşık...
ben yiğit ege ilker kübra kendimize bi şarkı armağan ettik...içerim bennnnnnn ben burda bu akşammm:D ben içelim kavramına uyum sağlamıyorum genelde en kafa içeceğim soda-limon olduğu için:)ama içmeden sarhoş olabilen ve gönlünce eğlenebilen insanlardanımm...uzun zamandır kendimi bu kadar eğlenir bi halde bulmamıştımm!mutlu oldum:) hayatımın anlamları siz varken eğleniyorum teşekkür etmek istedim bu nedenle sizlere

19 Kasım 2009 Perşembe

bazı insanlar şanslı indi yeryüzüne
bazı yıldızları daha çok parlattı gece
bazı insanlar daha özel oldu
bazı insanlar daha zavallı
bazı hayatlar yaşanası
bazılarıysa üzgünüm acı verici oldu...
bazıları anlamlı
bazıları anlamsız

ve aslında........ asla tamamlayamadığım bir cümle

17 Kasım 2009 Salı

hayat tesadüflerle dolu buna inandım... tesadüfler kadar yanlış anlaşılmalarla da tabi. enteresan karmaşık dolambaçlı zor bir oyun gibi... bazen düşünüyorum bazen yapıyorum bazense hiç! tamamen bir hiç.. hiç ne diye sorarken buluyorum kendimi olmayan bir şeyi tarif edebilir miyiz? olan şeyleri bile tarif edemezken,hiç olmayan bir şeyle nasıl mücadele edebilirim... insanoğlu hiçlikleri neresine koyar yaşamımın... belki de bundandır anlamlara anlam katma çabası!şu an düşünmüyorum düşünmeden konusu mantığı olmayan sözler sarfediyorum.

kendi küçük kutumuza sokmaya çalışmamalıyız insanları.. sığmıyorsa sığmıyor işte. ne ısrar edip insanı incitmek doğru ne de kutuyu parçalamak. bantlayınca olmuyor çünkü sağlamlaşmıyor! kendi kutuma dahi sığdıramazken hayatı senin kutuna hiç sığamam! tek bir hayatı iki kutuya sığdırmak istesen o başka sen iki kutuya hem beni hem seni hem bizi sığdırmaya çalışıyorsun.

insan şikayet etmemeli yalnızlıktan.. yalnızlığını tanıyıp onunla bir birliktelik yaşamalı. yalnızlık güzel şey ama bazen de kuytu köşedeki bir kuyu gibi....YALNIZLIKLA ARKADAŞ OLMAYI ÖĞRENMELİ.
hani nerdesin nerdesin nerdesin...

aaa işte burdasın, iyi tamam;)

titanikkk

titanik orkestrası...

tek bir ağım vardı bir ucunda ben diğer ucu ise bomboş.

hayır ne ayı var ne de kurtuluş!

böyle bir hayali hayal edeceğimi hayal dahi etmezdim.

belki de tek kurtuluşumuz kaybolmak...

titanik orkestrası bizden bir parça biz ondan bir parçayız.

titanik orkestrası.......... geminin batması gecikti.
.....

bugün akün de oynadık evet akün'de heyecan, stres... mutluluk...aksaklıklar hatalar kotarmalar... ama yine de hakedilen bir alkış!oyunun çevirmeni de oradaydı :) heyecanımıza heyecan kattı... son heyecanda sedeften artık bir bebek katılacak aramıza. ne güzel! o kadar heyecanlandık ki...


15 Kasım 2009 Pazar

ETME!....

etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme etme.... bunu bana etme be....

Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme
Çalma bizi bizden bizi
o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme

Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
Şekerliğinin içinde
zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme…
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mahvediyorsun etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme!!


mevlana'nın kalbinden yılmaz erdoğan'ın dilinden etme.

14 Kasım 2009 Cumartesi

:D

şıkır şıkır fıkır fıkır.....
cerenciğimin doğum günü münasebetiyle, vur patlasın çal oynasın eğlendik. vizeler öncesi stresimizi attık.. ayvayı da yedik:D

söz ver hep böyle kokacak ve hep böyle bakacaksın
her şeye sabır gösterip hiç solmayacaksın
hep umudun olacak hep hayallerin
ve yaşayacaksın sevgili bir ömür
ayrı kalıcaz belki
ama hep sen kokacak kelimelerin heceleri
ne gidesimiz var hayattan ne kalasımız...
bir vapurla yapılır yolculuğumuz!
inmek isteriz inemeyiz, duramayız bile.
hayat bir tiyatro sahnesi derler yaaa
hayat bir rüya aslında
yaşarken uzun ama aslında bir o kadar kısa
gözleri nemli mağrur insanlar solukları pek kısa
öyle dalgınım öyle dalgınım ki
ve çaresizim de dalgın olduğum boyutta
ama düşünüyorum da
madem rüyaydı hayat
ya da bir sahne
ben ya role giremedim
ya da bir rolü fazlaca benimsedim

13 Kasım 2009 Cuma

bir gece

elifte bir gece....
sohbetin dibine vurduk yine... biz zamana yetişmek yerine zaman bizi yakalama çabasında!
gülmek eğlenmek dertleşmek vs. vs. vs.

anlamdırmaya çalışıyorum anlamlarımı... anlamsızlığına anlam katmaya çalışıyorum. ellerimi uzattım evet ama kıyamıyorum.. bir yıldız var... benim yıldızlı berrak gecem... ve gökyüzünden aldığım sonsuz keyif! yıldızıma uzanıp tutamıyorum, ama benim olmasına dair sonsuz da bir istek var işte.. ya tutarsam ne olur... tutarsam sönmez mi ışığı? parmaklarımın arasından sızdırabilecek kadar güçlü bir ışık mı yoksa karanlık mı olacak. ahhh bilemiyorum bilemiyorum bilememek ne kadar acı! sanırım gökyüzü sevdiğim haliyle kalmalı. NE DERSİN! BİŞİLER DEMELİSİN.

12 Kasım 2009 Perşembe

hıııııımmmmmhaaaaaaaaaaaaaaaaa.....
nefes al nefes al nefes al...
gözlerini kapat sonra
dikkat et yaşartma
az kaldı çok az
üzülme yanlış anlaşılanlara
acıyorum acıyorum acıyorum
kana kana acı içiyorum
ama mutluyum mutlu mutlu
yinede mutlu
varedilmeye çalışan bir savaşın galibiyim
cesaret hani
dökemedi taşlarını hain renkler
ve hain renkler artık mat değil parlak
mutlu oldum beni haklı çıkaran renklerden
benim benim benim
senin sandığın ne varsa hepsi benim
şah çektin mat ettim
geçmiş olsun buna sevindim ;)

11 Kasım 2009 Çarşamba

PİA

İSTANBUL’DA YAĞMURLU BİR GECEDE,SÜRGÜNDEKİ ÖZGÜRLÜK MAHKUMUNA…



Bir kız çocuğu: Günün her saati uykuya dalıp da görmek istediği ama göremediği bir rüyanın peşinde,hırs ve ihtiras ile bazen haşin bazen aciz bazen azametli ve her daim gözleri nemli.Üstüne basılarak söylenmiş bir söz onu sarsmaya yetiyordu,bir arzu mu gösterildi kırılabilir,örselenebilirdi.Hayatı parçalı bulutluydu,bu durumu yağmura yoruyor,yağmur bekliyordu ve bu yüzden bir sığınak arıyordu.

Karşılığını göremediği sevgi,şefkat,fedakarlık onu başka kimliklere sürüklüyordu.Petek oluyordu,bazen İrem sonra belki de Pia..biri yaralandığında diğerine koşuyordu.Bütün bunlar,çocukluğun saf mutluluklarının başlayan sonbaharın ağır renkleri ortasında iyice sevimli göründüğü sahnelerdi hep.

Petek; en basit ifade ile sert idi,hayata ve olaylara karşı savaş verdiği kalesi kendini herkesin ve her şeyin üstünde görmekti.Aciz bir mumun kendini eritmesi.İrem;şefkat ile özdeşleşmişti.Hassas ve kırılgan bir yapı.Ona göre çok zayıftı,bu yüzden cam fanusa alınmış,dış dünya ile bağlantısı kesilmişti.Kendini bu şekilde zincirleyerek koruyabileceğini sanıyordu.Heyhat!Pia; Lise hayatım süresince en masumane tecessüslerle dolu ürkek bakışlarımın hedefi,adına şiirler yazdığım güzellik…Hayatın tatlı yamaçlarında dolaşmak arzusu ile yanıp tutuşan küstah,bencil,kıskanç…Bu yamaçlarda yalın ayak yürüyerek mutlu olan,gideceği yönü bilmeyen daha doğrusu hayata istikamet verme istididadının insanoğlunda cüz’i olduğunu kabul etmeyen biriydi.Şımarık ve tutkulu ızdırap insanı.

Hayatıma yer edinmiş olarak girebilmiş nice insanın,eşyanın,kahramanın özel ilgisine mazhar olan biriydi O.Mozart,Meriç,Stendhal,Balzac,Galatasaray ve daha niceleri.Öğrendiğin,varlığından haberdar olduğum her şeyde bir parçası vardı.Bunlara olan yaklaşımımda söz sahibiydi.Sanırım bunun farkındaydı ve rolünü kusursuz icra ederdi.

Mozart’ın senfonilerindeki ilahi musikisi O idi,Meriç ve Lamia aşkı onunla vuslata eriyordu,Stendhal’ın nahoş ama çekici fısıltısı O’ydu,Balzac’ın ölüp düşmek istediği Clochegourde O’nun vadisiydi.Ve Galatasaray..bazen kazanma hırsı ve bazen de üzüntüydü.

# SON #

Ser Kağan

******

serkana yazdıklarından dolayı burada teşekkür etmek istedim. bilmiyorum bana yazılmış bana ait bir yazıyı burada paylaşmak ne kadar doğru...belki de küstahça!ama o piaya hayat veren kişi... pia ben olmayan bir ben. bir idea, belki de ikimizin de bir şekilde kendince anlamlandırdığı bir pia...insanın kendisini tanımayı başarmış birini tanıması gerçekten çok güzel! hayatta çok az kişi gerçekten anlamak istedi belki de beni. tüm bencilliğimle, hırsımla, düşüncesizce karşılık verdim hep! ben de isterdim ki serkanı burada anlatabilmek ama ben onu sadece şiirlerinin anlattığı kadarıyla tanıyabiliyorum.. çok şey yazmak istiyorum ama bir tarafımda sonsuz bir acizlikle kelimeleri bağlıyor sanki... teşekkür ederim serkan inceliğin, anlayışın ve bana kattığın herşey için.

10 Kasım 2009 Salı

gözleri nemli çocuk! nedendir bilmem kalbindeki bu haykırış... içine dökme yaşlarını. bak avuçlarımı açtım...ıslat ellerimi.
göründüğü gibi değil biliyorum.sende ağır bir yük var, hassas bir kalp.bırak saklama kulaklarımda tıkırdasın senin olan bir kalp. gülersin biliyorum, eğlenirsin, neşelisinde! ama bir de gerçekler var ben biliyorum kimse tanımaz ben tanıyorum. sen dalarken seninle dalıyorum yaşlarımı içime akıtıyorum. ne oldu da hayat böyle hüzüne boğdu insanları bilmem. ama sen de yaşamayı hakeden insanlık var... büyüdüm sanarsın ama küçüksün onlar gibi benim gibi bırak boşver beraber büyüyelim.

6 Kasım 2009 Cuma

bazı yalanlar güzel
bazı gerçekler acıymış
bazı ölümler uzun
bütün hayatlar kısaymış... -TEOMAN

dıt dıtndıdıt....dıdıdıdıdıdıııııııııııttttt...


5 Kasım 2009 Perşembe

derin nefes al diyafram diyaframmm hava kokusu kahkaha sakız çiğneğen salak çocuk okul görevler kurs sonra tiyatro sonra yurt her gün yine aynı atraksyon eğlence eğlence :D
nedense bugün olnları anlatmak istiyorum kısaca... az önce bi arkadaşım diğerinin arkadaşına msn de adam ol dedi diye çocuk kıyameti kopardı.. işte bazı insanlar böle boş şeleri olay yapıyolar şu an oda o kadar gergin kii anlatamam!şaşkınımm hayatta kılıflarından başka bi değere sahip olmayanlar böyle lafları kaldıramaz tabiki enteresan...bugün endoskopi oldum..heyecan ve acı vericiydi.başlı başına bi hikayesi oldu o dakikaların! çok nazik bir hemşirenin ellerindeydim ne güzel sakin olabilmem için elinden geleni yaptı. aslında basit bir operasyon ama vücudun yabancı maddelere verdiği şu aşırı tepki yok mu işte o fenaydı. sakin olmam gereken kısım da orasıydı zaten. neyim var henüz bende bilmiyorum biyopsi alındı ve sonuçları bekliyorumm.. her neyse çok ayrıntıya girmicem demiştim zaten ayrıntılar tiksinç :s
eee efendime sölimm az önce gergin olan odada şimdi kahkahalar yankılanıyo yurt böle bişi işte dakikalar birbirine uymuyo... şimdi gülersin kapıdan dışarı bi çıkarsın karşıda kör bi arkadaşımız var onla karşılaşır bi kaç saniyelik dünyanı alt üst edersin.. hayat da böle zaten değil mi! bir öylesin bi böyle!

2 Kasım 2009 Pazartesi


ohhh mis gibi kitap kokusu...her kitapta kendine has bir tat ve hayat var!elimdeki tüm parayı her zaman olduğu gibi kitaba verdim!ama mutluluk mu para mı derseniz mutluluk.kitaplarımda mutluluk var.beni içine alan hayat var!demiryolu çocukları, nietzsche ağladığında, harry potter serisi, insan ne ile yaşar, sofinin dünyası, angelanın külleri ve daha bir çokları.hepsi bir hayat gibi canıma can ekledi!şimdi bir kasa dolusu kitabım daha oldu bu yoğunlukla vakit ayırmak demek benim uyumamam demek olsa da okumaya devam...
bilmem sizlerin nasıl bir kariyer planı var!ben kendimi bildim bileli bir kitapçım olsun istiyorum!ama farklı bir kitapçı hayal ettim.. belki içinde kitap olan bir rüya...şimdi işletme okumak da zevk veriyo tabi bu bir adım amacıma ulaşmakta.hep paradan öte hayallerime sahip olmayı istedim.bu da gelecekteki en güzel hedefim. belgin hocanın dersi de anlam kazanıyo tabi bu durumda...ne kadar sermaye gerekir ne kadar sürede hayalimdeki gibi bir noktaya gelirim faln:Dtabi b ir de hayalime ortak olan insanlar var bu da güzel bişi onlarla bu hayali paylaşamaya ve gerçeğe dönüştürmeye hazırım... kitap kitap kitap!!!şimdiden reklam yapayım kendinizi kitap gibi hissedeceksiniz!kitap gibi hissetmek ne derseniz bunun cevabını bilmiyorsanız zaten okumuyorsunuz demektir!
yazmakla bitmedi...yazdım bitmedi...
özledim
ağladım
güldüm
eğlendim
şımardım
sarıldım
yetmedi
ağladım
kızdım
kırıldım
kırdım
sevdim
ittim
gitmedi
düşündüm
taşındım
kaldım
gidemedim
anladım
yetmedi.
derin nefes al nefes al nefes al bu darlık bitmedi...

bugün ben ben bugün bugün bugün.... tek yaptığım bir boşluktu...tek hissettiğim boşluktu...ahh şu yeniler yok mu!beni kızdırıyolar kızdırmasalar...ahh şu serdar yok mu beni deli etmese rahat dursa olmuyo mu...belgin de kübrayı çalmasa benden!!!

1 Kasım 2009 Pazar

isstannbull


dün telefonla konuşurken evimi özlediğimi anladım...sanırım eminönünde balık yemenin, istiklalde kalabalığa karışmanın, vapurda karşıdan karşıya geçerken martılarla oynaşmanın, sokakta serseri gibi yürümenin, galataya çıkıp kızım burda bana evlenme teklif edilmezse evlenmicem demenin, kız kulesine hayranlıkla bakıp 5 tl vermemk için bakmakla kalmanın ve koca bir tarihe dalıp boğaza doğru uzanmanın verdiği tat pahabiçilemez! ve melekle şen şakrak kahkahalarımız yaramazlıklarımız istanbul kazan biz kepçe anlamsız dolaşmamız, mısır çarşısında dolaşıp ahh bi param olsa diye hayıflanmamız sanırım bunun da dünya üzerinde değerini ifade edebilcek bir kavram yok...
kıskanma ankara sen başka istanbul başka...
istanbul ne kadar eşsiz olsa ben senin instanbula dönüşü değil, senin bana istanbulu yaşatışını seviyorum.. bak hesap et ;)

MUTLULUK MUTLULUKTUR KEMANI KEÇİ ÇALSADA!

ne zaman nefes almaya başladım desem boğazım düğümleniyor. bilmiyorum ki sevdiklerim beni neden bu kadar üzüyor! içimde bir yer kimsenin tanımadığı beni bilmediği sadece kendimin olacağı bir hayat yaşamak istiyor. yazı yazmak bazen bişiler çiziktirmek gemiye binmek ya da ne bileyim işte... o da zor olmalı yalnız başına ama böylesi de zor be kardeşimm varlık içinde yokluk gibi bişi bu!
yaşlarımın izinden yüzüm yol yol, kırmızı ve de gözlerim,alev alev yanıyor.ve kandırılmışlığın verdiği eziklik taa içimde.ben ve benim içimde bir ben.ne zaman geldi ki gördü gözlerim gerçekleri bir türlü mutluluğa eremedi.küçük kırılgan ve de güçlü aynı zamanda bir ben. güçlü ben onun içinde kırılgan ben...gülerim hep ben yanılmayın bu yüzden, gözlerim bir türlü eğitilemedi bu konuda.
anlam vermek anlam kazanmak! hep bir anlam çabası niye... elbet bir de sorumluluk var. altında ezildiğim sorumluluklarımı seviyorum.. güç onlarla var!bugün fırça yememe sebep olan arkadaşlara da teşekkürlerimi sunuyorum elbette (sayın ciğerci tenzih edildiniz)hoş fırça yemek de güzel bir nebze,hatta acı çekmek de falan...sonuçta 'MUTLULUK MUTLULUKTUR KEMANI KEÇİ ÇALSA DA'-nothing hill

hep neden aşağılara bakamadığımı sorup dururum kendime. insanların aç olduğunu, kırılmış anneleri, dayak yiyen kadınları,ailesini hiç tanımamış insanları,sevgiyi tarif edemeyecek insanları neden düşünmem ben!neden benim yerimde olabilmek için hayal kuran insanları aklıma getirmem...ya da neden bazen sadece nefes almanın bile ne kadar büyük bir hediye olduğunu düşünemem...

mesela beni deli gibi seven bir ailem var...tam 12 yıllık dost kavramını sindirmiş bir arkadaşım(kardeşim)...dip dipim var minik kardelenim...sevdiğim işle uğraşıyorum,istediğim mesleği okuyorum,istediğim yeri geziyorum,hala hayal kurabiliyorum,kendi ayaklarım üzerinde duruyorum,beni sevdiğine inandığım dostlarım var...VE BEN DE ONLARI YALANSIZ BİR SEVGİYLE SEVME YETENEĞİNE SAHİBİM.

bunlar elimdekilerin belki de çok küçük bir kısmı... ve ben insanları kale aldığım için üzülüyorum:S...BU ÇOK SAÇMA!sanırım ben farkına varmalıyım ve farkına varmalı insanlar. benim gören bir gözüm ve işiten kulağım var...sanırım artık GÖRMEDİM DUYMADIM BİLMİYORUM ZAMANI.

30 Ekim 2009 Cuma

yaa ben bu sayfayı oluşturana kadar çıldırdımmmmm
pempe pembe templateler mii dersiniz cici kızlar mı dersiniz sevdiğim çizgi film kahramanları mı dersininz dolu hepsiniz indirdim ama mecburen biri seçilmeli en uysal olanını seçtim ama beni mutlu etti sevdim valla:D heheee çok mutlu oldum bee ben sayfamın tek eksiği navbar onu koyamıyorum bir türlü üzgünümm ama olsunn :)
Is there anybody going to listen to my story
All about the girl who came to stay?
She's the kind of girl you want so much
It makes you sorry
Still you don't regret a single day.
A girl
Girl
girl

When I think of all the times I've tried so hard to leave her
She will turn to me and start to cry;
And she promises the earth to me
And I believe her
After all this time I don't know why
A girl
Girl
girl

She's the kind of girl who puts you down
When friends are there, you feel a fool.
When you say she's looking good
She acts as if it's understood.
She's cool, cool, cool, cool,
A girl
Girl
girl

Was she told when she was young that pain
Would lead to pleasure?
Did she understand it when they said
That a man must break his back to earn
His day of leisure?
Will she still believe it when he's dead?
A girl
Girl
girl

29 Ekim 2009 Perşembe

bir nefes ki terk-i diyar etti geceyi
bir nefes ki ensemde azrail hırıltısı gibi..
kendi gitti hırıltısı kaldı
ankarada geceler ne kadar da yalnızdı.
hayat bu ya işte yalnız hisseden yalnız bırakırdı
ankara beni hep yalnız bıraktı
yağmur öncesi bir gecede gökyüzü pespembe
bu karanlığın bir oyunu mu
yoksa pembelik mi var gecede bile
ankarada kış var bende acı
ne acı benim içim acıdan bile acı
ey ankara bende tüm lanetlere duyulacak sevgi var
senin lanet soğuğuna bile
ey ankara sen ki insanları büyüleyen bir büyücüsün
ondan bu kıymetin
ankara hayat artık canıma yetti
sende deniz kokusu ve sende ılık bir kış
ve özgürlük sende neden
neden neden neden
büyün bozuldu ankara ama bilemedim bu sevgi neden
ankara hayat artık canıma yetti

28 Ekim 2009 Çarşamba

bir ses yankılandı boş bir koridorda... sonra yavaşça çıktı karanlık koridordan. bahçe duvarına doğru yöneldi... elinde ses kayıt cihazı! yaktı sigarasını derin bir nefes çekti... gece ayaza çekmişti hava ceketinin yakasını kaldırdı ve yine derin bir çekti. bir şeyler söylemekti niyeti kelimelerini seçemedi. solgun bir adam, yüzünde ne de derin hayat izleri... her bir izi elleriyle resmetti o yüze ve izin verdi kendi portresinde başka fırça darbelerine.sonra pişman oldu kendi resmindeki başka insan gölgelerine...başka insan gölgeleri her yerde... başka insan gölgeleri! içinde önünde arkasında her yerde!kelimeler bitti işte! kelimeler gölgelerde...

21 Ekim 2009 Çarşamba

arkamı döndüm!

arkamı dönüp gittim bu gece artık ulaşamayacağın bir yerdeyim.
çok yalnız kaldım ama olsun
dayanamadım
ne yaşadıklarıma ne de yaşayacaklarıma
canım çok acıyo
üstesinden nasıl gelinir bilmiyorum
bildiğim tek şey var zaman her şeyin ilacı
tüm bunları unutucam
geriye bir tek kokun kalacak!

özgürsün artık
bende özgrüm
hadi eyvallah

19 Ekim 2009 Pazartesi

ilk defa sevdiğim bir şey yüzünden kendimi onursuz hissettim!





yüzme bilmeden
daha deniz görmeden
hiç güneşte yanmadan
şimdi ölmek istemem
bir kalbi sarmadan
aşkı tatmadan daha
onla sarhoş olmadan
hiç sevişmeden daha
şimdi ölmek istemem
daha hiç gülmeden
çoban yıldızı
sen benle kal
çoban yıldızı
hep benle kal
zamanın varsa
ben hiç kimsem olmadan
tepeden tırnağa ona
hiç sarılmadan
şimdi ölmek istemem
kalbine dokunmadan
hadi al götür beni
hala benimmişler gibi
evime yurduma
taze meyve tatları
yağmurlarında
çoban yıldızı
sen benle kal
çoban yıldızı
zamanım varsa
biraz daha

15 Ekim 2009 Perşembe

yalnızlık!
her kimliğe doğuştan yazılı tek uğraşıdır insanın bir yaşama sırasında

tek sermayesi, sahip olduğu tek şeydir
kıymetini bilmelidir, dedi.

yalnızdır insan
hep kalabalıklara karışma telaşı bundandır.
kalabalık yalnızlıklar, yalnız kalabalıklar oluşur, şehir şehir ülke ülke.
kalabalık arttıkça artmaktadır yalnızlık da.
insan bir ölümü istemez, bir de ondan beter bir yalnızlığı
ama ikisi de muhakkak gelir başına bir yalnız yaşama sırasında.
ölümün değil ama yalnızlığın bir tek çaresi var, dedi.
tek çaresi aşktır bir yalnız yaşama sırasında nefes almanın
aşk da zaten iki yalnızın ortak bir yalnızlıkta buluşmasıdır, dedi
aşık olun!
gösterin birbirinize yalnızlıklarınızı
nasılsa ayrılık insanın tek kişilik yalnızlığını özlemesi.
sade ölüm değil, ayrılık da yaşamın emri..

evet söyledi
ya da ben duydum
duyduğuma göre elbet bir ses söyledi bu söylendikçe usulen söylenir olan sözleri.
evet duydum söyledi
her duyduğumda ağladım
pek çok ağlayışım sırasında duydum.
kalbim tutanak tuttu duyduklarıma
soruldu, dedi, cevap alındı
yaşamak, dedi, tek marifetiniz -biraz özen gösteriniz.
zulüm kimse zalimlik yapmayınca biter -mazlumlar dahil, dedi.
ama yapmayın, o daha bir çocuk, dedi tanrı..

ya gördüm neyleyim
insanlar vardı duvarın içinde.
ya ben hep duvara konuştum
ya da duvar değil konuştuğum, içinde insanlar var.
nedense beni anlasın istedim içinde insan olan duvarlar.
bilmiyorum,
belki de ben gerçekten delirdim
onlar haklı belki de.
içinde değil duvarların insanlar
sadece arasındalar..


altan erkekli'den dinlemenizi tavsiye ederim bir de bu sözleri...bana bir şeyhler oluyor oyunundan... yine yılmaz erdoğan yine hayatı anlatan eşsiz sözleri

14 Ekim 2009 Çarşamba


ankara rüzgarlı bu gece...
rüzgardan da öte dışarıda tiz acıklı bir şarkı çalıyor...
anladım ankaraya kış geliyor.
yurda asılı bayrağın halatı duvarlardı hırsla dövüyor.
bu düeti dinlemeye korkuyorum ben.
bu soğuğun şarkısı üşümenin şarkısı yalnızların şarkısı ve evsizlerin ağıtı.
ankaraya kış geliyor!!
ben daha bir üşüyorum...
ağaçlar da yalnız kalıyor yavaştan onlara eşlik ediyorum.
yakında yıldızlar da gider...
ben gökyüzünü yıldızla seviyorum
ankaraya kış geliyor
ben köşeme çekiliyorum
işte şimdi bekleme zamanı
baharı bekliyorum
beklemek bu kadar zor olmamalı
sanırım bazen yapraksız bir ağaçla ya da yıldızsız bir semayla yetinebilmeli insan
ankara da ben askıya aldım hayatı bu gece
kışın ilk belirtisiyle uykuya daldık piayla birlikte.

6 Ekim 2009 Salı

ışıklar söndü ışıkla beraber hayatta
sesler etrafa dağıldı insanlar yuvalarına
şimdi yalnız ben ve kalbim varız buralarda
ve sadece nefesimin sesi yankılanıyor duvarlarda
karanlık mı yalnızlık demek yoksa yalnızlık mı karanlık
hayat bitince şu içimdekiler biter mi
yoksa içimdekiler gidince mi hayat biter
bilemezsin ki hayat bir soru işareti tamı tamına
ben birinin imkansızı biri benim imkansızım. hayatta hep birileri birilerinin imkansızı...
ben biraz can yakmışım biraz da benim canım yanmış...
ben üzmek istememişim ama üzmüşüm birileri beni kıyım kıyım kıymış ama istemeden olmuş...

işte ben ankaradayım sandım ki tüm yaralarım kesicek kanamayı. KESMEDİ! ben sanırım her gün biraz daha kanamaktayım.yolun sonuna gelmedim elbette ama karanlıkta yürümek pek zormuş anladım. evet karanlıktayım önümü görmem imkansız gözlerim işe yaramaz ama bağırmayı arzulayan nefes var içimde haykırmak haykırmak haykırmak istiyorum. ama korkuyorum artık cesaretim yok ilk defa umudumda... ben artık gülemiyorum ve yaşamıyorum da kimse farkında değil sevdiklerim vardı ve sevildiğimi de sanıyodum aslında sevilmiyomuşum anladım canım acıdı.
ne yapsam bilmiyorum kime anlatsam hangisi gerçek hangisi yalan beni gerçekten sevenler sevmek zorunda kalanlar sevdiğini sanıp gıcık olanlar rol yapanlar acıyanlar bi de sağolsunlar rol yapmak zorunda hissetmeyenler...

hata yapmışım biraz geç azıcık da erken anlamışım...
durmuşum izlemişim!
dramatik bir filmin sonu gibi hıçkırıklara boğulmuşum.
kendi rolümü izler kendime güler kendime ağlar kendime...
hep ben demişim benliğimde kaybolmuşum.
bi gün bi bakmışım iki kişide kaybolmuşum.


öyle çok kelime var içimde ama tek duygu -ACI-
nasıl bu hale geldim bilmiyorum düşünmek yordu gerçekleri bilmek yordu sanırım en çok da çaresizlik yordu.
hep mücadele ettim ama zamanı da geldi eyvallah dedim gittim.
ne değişti de gidemedim ya da ne oldu ki hala izlemekteyim.
böyle devam şimdilik yürüyorum. yalnız başıma yürümeyi severim bi de şarkı mırıldanırım ankarada yanımda rüzgarıyla eşlik eder gülümsetir en mutsuz anımda sevdiğimden herhalde hayat hep yalnız yürütüyo hayatta insanoğlunun da anlamadığı budur sanırım yalnız gelinir yalnız gidilir bu dünyada..






13 Eylül 2009 Pazar

bir umut!
belki de kelimelerim henüz tükenmemiştir.

noktayla başlayan cümleler
virgülle biten cümleler
üç noktalı paragtaflar
ünlemli öyküler


bana ait benim gibi bişeyler, derinlerde bi yerlerdee anlamsız anlamlı saçma kırık kırıcı aptal güzel seksi çirkin boş dolu tam tamamlanamayan özgüvenli bazen güvensiz kıyısı köşesi boyalı ama çoğu cilasız maskeler.

kış mı geliyor ne! şimdi dışarıda ışıltılı bir yağmur ve mis gibi doğa kokusu var. hiç bir parfümün elde edemeyeceği bir güzelllik ve saflık abidesi.. insanın doğasının kokusu çamur. içimizde bi yerlerde hasret duyduğumuz ve sonunda kavuşturulduğumuz koku...

adapazarındayım.
hiç bir şehir böyle hissettiremez yağmur kokusunu gün ışımak üzere şimdi burası hem alacakaranlık hem toprak hem kış hem de memleket kokuyor. güzel bir mahallemiz var müstakil evler.. bu mahallede oyunlarım gizli bi tek benim de değil annemin oyunları da. her bir ev bir ayna misali anılar anılar anılar. ve komşu teyzeler var şimdi komşu amcalar çoktan göçtü gitti. erkek daha güçlüdür yaa işte o güç göçüp götürür sanırm komşu amcaları. balkonda komşu teyzeler bildim bileli gözleri yaşlı. insanoğlu işte ağlarken gözü yaşlı gülerken gözü yaşlı.

bakıyorum şimdi sokağa turuncu bisikletim arkadaşlarım saklambaçım kumdan evlerim ve başedilemez haylazlıklarım hepsi orada. unutmak yok anladım ben nereye onlar oraya... bugün attım kendimi sokaklara sonra yağmur yağdı bardaktan boşalırcasına herkes hızlandırdı adımlarını ben yavaşlattım.. kaldırdım başımı göğe ıslandım da ıslandım karanlık yağmur ve ben iyi bi ikiliydik bugün. ve yağmurla içimden de bir şeyleri akıttım. arkamı döndüm geriye hiç bakmadım. GÜLÜMSEDİM. bu iyi birşey...


şimdi düşünüyorum da yazdıkça yazıyorum sonra kim okur ki diyorum ve boşvermişlikle devam ediyorum.

ANKARA ANKARA

ayrılık hepsi içimde kora dönüştü bi şehri özlemek hem de içinde denizi ılık bir son

özlem baharı olmayan bir şehri.. ama özledim işte içime işleyen rüzgarını sevdikle

yalnızlık rimi sevenlerimi kahkalarımı yorgunluklarımı parlayan gözleri özledim..

dostluk ve özgürlüğümü özledim. düşünmeden hesap yapmadan yargılanmadan

nefes hafif kırgınlıklarımla bile olsa NEFES ALMAYI özledim...


ne kadar karışık olduğumu ben de yazınca anladım!

5 Eylül 2009 Cumartesi

ne yazacağımı bilmez bir şekilde açtım blogu...önlenemez bi yazma isteği belki! hatta saçmalamak istiyorum azıcık da. noktalamaya dikkat etmemek hata yapmak düşük cümleler kurmak istiyorum
bunun sebebini sorgulamaya gerek yok çünkü cevabını çok iyi biliyorum ÖZGÜRÜM...kimse hesap soramaz kelimelerime neden bunları yazdın diyemez bu kelimelerin sahibi benim hepsi benim ruhumdan kalbimden sorgusuzca çıkan döküntüler.. benden birer parça!
özgür olmak neden zor bu hayatta
kendi hayatınızı mı yaşıyorsunuz yoksa size uygun görülen hayatı mı bu soruyu sormalı insan kendine ben insanlara beni yönetiyosunuz taklidi yapıp kendi yoluma bakmaya çalışıyorum. şu hayatta inatçı olacaksın kendin çalıp kendin söylemeyi bileceksin. en önemliside acıya dayanıklı olmak! hayata tek kişi geldik ve tek gidişlik bir bilet var elimizde farkında olmask da tek kişilik bir yolculuk elimizde
böyle şimdi 60 yaşına gelmiş görmüş geçirmiş birinin cümlelerine benzedi belki ama dedim yaa özgürüm bugün saçmalamak ise benim ödülümm.

2 Eylül 2009 Çarşamba

söz uçarr, yazı kalırmış.. deyimler kalıplaşmış sözler hepsi iyi güzel de sözün uçtuğu gibi bir gerçeği kabul edemiyorum. bazı sözler vardır kii kalbin taa derinlerine gider içten içe kemirir de kemirir ve hafızanın en aydınlık köşesine yerleşir unutmak istese de insan unutamaz. ee tabi burda yeni bir deyim geliyo insanın aklına atılan ok geri alınmaz! kelimelerin bu kadar yaraladığı şu upuzun gelen ama aslında kısacık olan hayatta iki düşünüp bir söyleyelim bari derim ben...
içim çok kalabalık ben yalnızım insan monotonluktan sıkılır ama alışkanlıkların da vazgeçmek istemez nedense hep geleceği hayal edip eskiyi özler... ben merak ediyorum insan ne zman mutlu olmayı başarır ya da belki başaramadan ölür hayal etmenin sınırı yok ama umudu olmayan da hayal kuramaz insan hayal kuramazsa mutlu olamaz
umudu olmayanın hedefi de olamaz

uyumak istiyorum
uyumak ve uyanmamak bir daha
ya da belki güzel bir güne merhaba demek istiyordur gözlerim!